Deprem Bildirim Konusu

Meteorolojik Model Güncelleme Saatleri
06:30-08:15 (GFS Sabah)
09:00-10:00 (ECMWF Sabah)
12:30-14:15 (GFS Öğlen)
18:30-20:15 (GFS Akşam)
21:00-22:00 (ECMWF Akşam)
00:30-02:15 (GFS Gece)
  • Geçtiğimiz hafta (14 - 15 Aralık) Perşembe ve Cuma günleri, en son 2017 yılında yapılan ve geçtiğimiz Kasım ayında kaybettiğimiz Prof. Dr. Aral Okay hocamızın anısına düzenlenen bu sene 6.'sı yapılan "İstanbul'un Jeolojisi Sempozyumu"na katıldım. Her iki günde bu sempozyuma gittim. Aynı yerde ama iki farklı salonlarda oturumlar düzenlediği için tüm oturumlara haliyle katılamadım. Bu sempozyum tüm herkese açık olmasına rağmen benim girdiğim tüm oturumlarda salonun en fazla %20'si doluydu.

    Bu oturumlarda haliyle jeolojik terimler olsa da genel olarak halkın anlayacağı dilden sunumlar yapıldı.

    Prof. Dr. Ziyadin Çakır, Prof. Dr. Hasan Nüzhet Dalfes, Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Okan Tüysüz ve daha sayısız profesör, yüksek lisans ve doktora yapan öğrenciler sunumlarını yaptılar. Şimdi bende katıldığım oturumlardaki önemli noktaları sizlere anlatmaya çalışacağım.




    İlk olarak Prof. Dr. Ziyadin Çakır'ın "İstanbul’da Meydana Gelen Yüzey Deformasyonlarının InSAR Yöntemiyle Takibi" başlıklı sunumundaki önemli noktaları açıklamaya çalışırsam : (1. ve 2. Görseller)


    Büyükçekmece ve Küçükçekmece göllerin çevresi ve bu iki göl arasında kalan bölgelerde (yani Büyükçekmece, Beylikdüzü, Esenyurt, Avcılar, Küçükçekmece gibi ilçelerde) özellikle yamaçlarda yani Küçükçekmece Gölüne doğru bakan yamaç göle doğru, diğer tarafta da bildiğimiz dere olan Haramidere tarafına doğru olan her iki yamaçta dereye doğru kayıyor. Sadece burası da değil Büyükçekmece Gölüne bakan yamaçta göle doğru kayıyor. Bu kaymalar InSAR verilerine göre milim milim olsa da Ziyadin hocaya göre bunların yanılma paylarını eklersek senede santimetre cinsinden deformasyon yaşanıyor. Bu ciddi bir değer. Hatta Büyükçekmece ve Küçükçekmece Gölü etrafında senede 4-5 cm'ye kayan zemin deformasyonu yaşanıyor. Buralarda kesinlikle imar izni verilmemesi gerekirken üstlerinde yerleşimler var. Sempozyumda hoca da bahsetmişti buralarda depremden de önce, toprak kayması/heyelan ve kütle hareketini tetikleyen olaylarda yani kısa sürede gerçekleşebilecek aşırı yağış miktarlarında buralarda yıkım haberleri bile alabiliriz.

    Sadece Haramidere bölgesi değil, Ayamama Deresi, Kadıköy Kurbağalıdere, Zeytinburnu’nda Çırpıcı Deresi, Kağıthane, Alibeyköy, bütün deniz kenarları, Yenikapı ve Maltepe de dahil dolgu alanlarda düşey deformasyon gözlendiğini belirtti. Başta Büyükçekmece ve Küçükçekmece olmak üzere, Avcılar, Haliç, Alibeyköy, Kurbağalıdere gibi bölgelerdeki yüzey deformasyonlarına dikkat çekti ve özellikle dere yatakları ve dolgu zeminlerin riskler taşıdığını da söyledi. Sadece dere yatakları ve deniz kenarlarında değil, metro hatlarında bile deformasyon yaşanıyor.

    Göztepe-Dudullu Metro Hattı'nda da zemin deformasyonu yaşanıyor. (2. Görsel)

    İstanbul Yeni Havalimanı'da 66 tane göl üzerine kurulduğu için havalimanında yem yükselme hem de çökme gibi ciddi zemin deformasyonu yaşanıyor.

    Zaten bildiğimiz gibi Küçükçekmece ve Büyükçekmece çevresi ve özellikle Avcılar'ın zeminin çok kötü olduğunu biliyorduk bunla birlikte senede 4-5 cm'lik zemin deformasyonu depremde özellikle altyapı olmak üzere çok ciddi hasarlar meydana getirecek.





    İkinci olarak Tohd Nozadkhalil'in "Trakya Havzasındaki Doğalgaz Üretimi Sebebiyle Meydana Gelen Geniş Çaplı Zemin Deformasyonunun Kuzey Anadolu Fayı Üzerindeki Etkisi" başlıklı sunumundaki önemli noktaları açıklamaya çalışırsam: (3. Görsel)


    Trakya'da doğalgaz üretilen, çıkarılan yerlerde geniş çaplı zemin deformasyonu yaşanıyor ve bununda Kuzey Anadolu Fayına da önemsiz de olsa etkisi var.

    Trakya'da geniş çaplı bir zemin deformasyonu yaşanıyor ve senede yaklaşık maksimum 10 ± 1,5 mm çökme yaşanıyor. 2014-2020 seneleri arasında yani toplam 6 senede 50 ± 10 mm'ye kadar toplam deformasyona neden oldu. Gözlenen çökme kısmen aşırı yeraltı suyu çekilmesinden kaynaklandığını da belirtelim. Çöken bölgenin içinde yer alan doğal gaz sahasında üretim hızı arttığı zamanda gözlenen çökme buna bağlı olarak artıyor. Yani burada doğalgaz üretim hızı ile zemin deformasyon arasında bir korelasyon var.

    Bu deformasyon nedeniyle Coulomb Stres/Gerilme değişikliğine bakıldığında ihmal edilebilir yani önemsizde olsa Kuzey Anadolu Fay'ına (KAF) bir etkisi var.

    Ayrıca uzun vadeye bakarsak bu zemin deformasyonunun Trakya'daki sanayi bölgesinde, binalarda, yapılarda ve özellikle altyapı da bir etkisi olacaktır.





    Üçüncü olarak Nurettin Yakupoğlu'nun "Sismotürbidit Birimlerinin Çökelimini Etkileyen Faktörler; Kumburgaz Havzası, Marmara Denizi" başlıklı sunumundaki önemli noktaları açıklamaya çalışırsam:


    Öncelikle Türbidit akıntıları açıklayacak olursam: Türbidit akıntıları, kıtasal şelf (Marmara Denizin'deki yamaca kadar olan düzlük kısım) ve yamaçtaki, kum ve çamurun yerinden oynatılarak ve bir süspansiyon (karışım) içine alınarak oluşur ve bu çamur yüklü su, normal deniz suyundan çok daha yoğun olduğu için daha fazla sedimenti aşındırarak ve biriktirerek yamaç aşağı akan akıntılara denir. Sismotürbidit ise sismik aktiviteden yani depremden kaynaklı olanlara deniliyor. Bu akıntılarla depolanan tabaklarada türbidit deniliyor. Türbidit birimlerine bakılarak çökelimlerdeki alınan karot örneklerinde de muhtemel deprem verilerine ulaşabiliyoruz.

    Bizler Marmara Denizi'nde depremleri özellikle Bizans İmparatorluğu sayesinde 1600 yıllık bir tarihsel geçmişe sahip olduğumuzdan deprem tarihlerini ve yine özellikle en doğru harita olduğunu düşündüğümüz Prof. Dr. Cenk Yaltırak hocanın Marmara Denizi çoklu segment senaryosunda deprem tarihlerini ve segmentleri yerlerine koyduğumuzda birbirleriyle gayet örtüştüğünü biliyoruz.

    Bu sunumda da, Marmara Denizi'nde Karot örnekleri alınıp Göl olduğu tarihlere kadar yani yaklaşık 15.000 sene öncesine kadar Karot örneklerinde çökelti birikiminde değişimlerinin 200-250 senede bir değişiklik yaşandığı görülüyor. Bu aslında bilinen bir durum Kuzey Anadolu Fay'ının ve tabii Marmara Denizi'nde de yaklaşık 250 sene aralıklarla tekrarlanan depremleri gösteriyor. Türbidit akıntıları, iklim koşullarına göre gelişebilen olaylardır. Fakat Marmara Denizi'nde kıtasal şelf sel gibi olaylara bağlı olarak gelişebilen türbiditler için çok uzun ve alınan karot örnekleride en az 21 metreden alındığı için ve Marmara Denizinde en fazla 20 metre dalga geldiği için bu türbidit birikimleri rüzgar, yağış ve sel gibi olaylardan meydana gelmiyor, buradaki türbidit birikimleri daha doğrusu sismotürbidit birikimleri adı üzerinde depremlerden, sismik aktiviteden meydana geliyor.

    Fakat benim bu sunumda önemli bulduğum noktalardan biri, Marmara Denizi'nden daha çok karot örnekleri alınıp ve buradaki sediman analizlerinin çok daha çoğaltılıp gerekli yerlerde yapılması ve doğru teknolojiyle doğru veriler sağlanması artık belki de yer bilimleri dünyasında Cenk Yaltırak hocanın Marmara Denizi'nin fay haritasının daha çok kabul görmeye başlayacağını düşünüyorum ve bununla birlikte artık Marmara'da 1 tane 7 ve 7 üstü büyüklüğündeki deprem değil, bir kaç tane olması muhtemel olan 7 ve 7 üstü büyüklüğündeki depremlerin olacağının geçte olsa anlaşılacağını düşünüyorum. (4. Görsel)





    İstanbul'da 2019-2023 seneleri arasında yaşanan zemin deformasyonlarının InSAR verilerine dayanan ortalama hızına bakacak olursak renk kırmızıya doğru giden yerlerde ciddi bir çökme söz konusu:





    Trakya'da doğalgaz üretimi nedeniyle yaşanan geniş çaplı zemin deformasyonu:




    Cenk Yaltırak hocanın Marmara Denizi Fay Haritası:


  • O Sistem Buraya Gelecek! Hocam elinize emeğinize sağlık.

    Ben zaman ayırıp gidemediğim için yayımladıkları bildirileri okuyarak bilgi sahibi olabiliyorum. Ne güzel etmişsiniz oturumda olarak.

    Tehlike bölgemiz/ülkemiz için gerçekten çok ama çok büyük ve biz görmezden gelmeye devam ediyoruz.

  • Sismograf gibisin deprem olsun diye mi bekliyorsun anlamadım nasıl hissediyorsun bu değerleri :)

    Derinlik az ve merkez üssüne çok yakın olunca hissedilebiliyor 2022 Kasım Buca depremi sonrası 2.6-2.7 vb. gibi değerler bile hissediliyordu İzmir'de çoğu kişi tarafından.