Balıklar, eylül ekim deyince havanın serinleyeceğini anlarlar. Göçecek olanlar, Karadeniz’in soğuk suyunu terk edip usul usul Boğaz’a girer, Marmara’ya yüzgeç vururlar. Aralık ayında göç neredeyse tamamlanmış, arkada kalan torik sürüleri biraz oyalanıyor olabilir. Bunun nedeni nasıl bir kışın geleceğini gözlemlemektir. Çok soğuk geçmeyecekse öyle uzağa gitmeye gerek yoktur. Marmara’ya şöyle bir açılıp döner, deniz yüzeyinin elli metre kadar altındaki ters akıntıya kendilerini bırakır, bu kanal içinde kış boyu oyalanırlar. Ne de olsa bu akıntı Marmara’nın görece ılık suyunu taşımaktadır Boğaza. Kışlar sert geçecekse, küçükten büyüğe tüm göçmen balıklar Boğazı neşelendirir. Lüferler, palamutlar, torikler, hamsiler sıra sıra geçip giderler Boğazdan.
İstanbul’da balık geçişi olduğunu anlamak için denizin üstüne bakmak yeterlidir. İrili ufaklı balıkçı tekneleriyle bir cümbüş içindedir denizin üstü. Yolcu vapurları, yolcu motorları, uzaktan gelip ya Karadeniz’e ya Marmara’ya çıkmaya çalışan yük gemileri, mavnalar, yelkenlerini indirmiş teknelerle kalabalık bir caddeye benzer Boğazın suları.(M.E.Saçlıoğlu)
Sanırım buradan anlamışınızdır Narsil hocam