Bahsi geçen tartışmalara, depremsellik olarak değil ama "bilimsel yaklaşım" eleştirisi olarak kendimce fikirlerimi belirtmek isterim.
Özellikle deprem konusunda, tarih vermenin hiç bir bilimsel yönü olmadığını kesin kural olarak kabul ederek, sadece tarih değil, büyüklük, konum, tarihsel
döngü gibi parametrelerinde sapma oranları dahilinde bilinemeyeceğini düşünüyorum.
Bu savımıda, yerkürenin manyetik kutuplarının zaman içinde değişimi, bu değişimin içeriği metal olan magma harekelerini etkilemesi ki, buna aktif
kabul edilen fayların aktivitelerini kaybetmesi, yeni fay sistemlerinin ortaya çıkması ve yanardağ faaliyetlerinde olan artış / azalma faktörlerinin gözlemlenmesi ile örnekleme yapılabilir.
Sonuçta, Dr.Ramazam Demirtaş'ı sadece zaman anlamında değil, diğer unsurların da bilinemezliği açısından destekliyorum.
Fakat burada dikkat çekmek istediğim bir konu var. Sadece bu forumda yazılanları bile takip ettiğinizde, deprem konusunda bilimsel altyapıya sahip olmayan
"meraklıların" en ufak bir söylemi bile ciddiye alarak, korkular geliştirdiğini görebilirsiniz.
Onun için, bu tür tartışmaların ( tamamen uzman olan ve isimlerinin başında akademik titel'i olanları kastediyorum)
kamuoyu önünde tartışılmasını, tarihler verilmesini ve bilimle bağdaşmayan ithamlarda bulunulmasını da doğru bulmuyorum.
Bu bakımdan, kendimce aldığım bir karar gereği, sadece bilimsel gerçekler içeren açıklamalar veya makaleler harici, "deprem hocalarının" tartışma
içeren yazılarını paylaşmayacağım ve okumayacağım.
Eğer bu tür yaklaşımlara tepki vermeyi bilemezsek, "pop bilime" teslim olup, havanda su dövmeye devam edeceğiz.
Selamlarımla