Konu Dışı [Genel Sohbet]

Meteorolojik Model Güncelleme Saatleri
06:30-08:15 (GFS Sabah)
09:00-10:00 (ECMWF Sabah)
12:30-14:15 (GFS Öğlen)
18:30-20:15 (GFS Akşam)
21:00-22:00 (ECMWF Akşam)
00:30-02:15 (GFS Gece)
  • hocam bu isin cozumu cok zahmetli, bence sıkınti olan yer surasi, acaba hic cernobilden sonra bu bolgede radyasyon tarama&analiz yapildimi? seviye nerede biliniyormu? her zamanki gibi kontrol mekanizmasi yok yerlerde, tipik Türk mantigi,uzetinden 33 yil gecmis coktan bitmistir:)))

    VATAN NE TÜRKİYE’DİR TÜRKLERE NE TÜRKİSTAN VATAN BÜYÜK VE MÜEBBET BİR ÜLKEDİR TÜRKLERE TURAN

  • Hocam tam bunu paylaşmak için foruma girmiştim elinize sağlık :) Ordu'daki radyasyon seviyesi felaket. Nükleer silah testi yapıldı da biz mi fark edemedik.. Açıklama yapılsa keşke.

    D7KDklRXoAATVhH.jpgD7KDmWcX4AIcafY.jpgD7KFm8xXkA053Mq.jpg

  • Şimdi durum değişti daha önce bu şekilde değilken şimdi gösteriyorsa o zaman Ilker Gunebakan hocamın seçenekleri çok cazip geldi:)

    VATAN NE TÜRKİYE’DİR TÜRKLERE NE TÜRKİSTAN VATAN BÜYÜK VE MÜEBBET BİR ÜLKEDİR TÜRKLERE TURAN

  • Ölçüm hatası olabilir bir anda yükselmiş.Çernobile yakın yerlerde bile öyle değer yok haritada.Ayrıca Ordu'da o değer varken oraya o kadar yakın komşu istasyonlarda normal durum var yanı hata gibi duruyor.

  • O yılları yaşayan birisi olarak iyi hatırlıyorum Çernobil den 1 sene sonra alınan fındık çay mahsulünde çok yüksek seviye radyasyon tespit edilmesine rağmen insan hayatı hiçe sayılarak bu halktan gizlenmiş ve hiç tedbir alınmamıştı.Hatta o dönemin bakanı kameralar karşısında radyasyonlu çay içerek bunun zararlı olmadığını ispatlamaya çalışmış ve O dönemin Çay-Kur genel müdürü "Çayda radyasyon var" iddialarını "batı tezgahı" olarak nitelendirmişti. Ben o yıllarda fındık ve çaydan uzak durmaya çalışmıştım. Durumun ciddiye alınmayıp tedbir alınmaması sonucu,sonraki yıllarda o bölgede kanser vakaları da büyük artış olması gerçeği de ortadadır.

  • O yılları yaşayan birisi olarak iyi hatırlıyorum Çernobil den 1 sene sonra alınan fındık çay mahsulünde çok yüksek seviye radyasyon tespit edilmesine rağmen insan hayatı hiçe sayılarak bu halktan gizlenmiş ve hiç tedbir alınmamıştı.Hatta o dönemin bakanı kameralar karşısında radyasyonlu çay içerek bunun zararlı olmadığını ispatlamaya çalışmış ve O dönemin Çay-Kur genel müdürü "Çayda radyasyon var" iddialarını "batı tezgahı" olarak nitelendirmişti. Ben o yıllarda fındık ve çaydan uzak durmaya çalışmıştım. Durumun ciddiye alınmayıp tedbir alınmaması sonucu,sonraki yıllarda o bölgede kanser vakaları da büyük artış olması gerçeği de ortadadır.

    Yıllar geçse de söylemler değişmiyor maalesef, suçu başkalarına ata ata ilerliyoruz.

  • Konuyu biraz araştırdım.Korkulacak bir şey yokmuş.


    Radyasyon risk seviyeleri:

    https://www.afad.gov.tr/tr/237…asyon-Dozlari-ve-Etkileri


    En yüksek değer 909.000 nanosievert olmuş.Onu millisievert'e çevirdik mi 0,909 mSv yapıyor.

    (https://www.unitjuggler.com/co…Sv-to-mSv.html?val=909000)


    AFAD tablosuna baktığımızda pek korkulacak bir şey olmadığı görülüyor.Benim aklıma takılan neden 2000 nSv üstü mor gösterilmiş.





  • O dönem ki gazete manşetleri ve yetkili açıklamalarına bakıyorumda 33 yıldır değişen en ufak birşey olmamış.



    Avrupa ülkelerinin patlama sonrası aldığı önlemlere bakıyorumda, neyse..

    Bara döda fiskar följer strömmen...



  • Olayın yaşandığı 1986 yılında ailem Batı Berlin'de yaşıyordu.Ablam 1 yaşında idi.Annem hamile olduğundan dışarı çıkmasını yasaklamış doktoru.İşine gidemediğinden Batı Alman Hükümeti kendisine ödeme yapmış ayrıca babamdan aldığım bilgiler dahilinde çocukların ve yaşlılarında dışarı çıkmasına izin verilmemiş bir süre.Bizde ise "radyasyonlu çay daha lezzetli" gibi akla mantığa yatmayan saçma sapan açıklamalar yapılmış.O dönemde alınmayan önlemler yüzünden hasta olup ölen ve halen günümüzde kanser olanların vebalini aldı o zamanın yetkilileri...

  • Aslında bu konular hakkında yazacak çok şeyler var ama, bazen susmak da iyi geliyor insana.


    Çernobil ve yarattığı etkiler konusu tam bir felaket durumu toplum için.

    Oluşan kanser vakaları, kirlenen topraklar derken, yaratılan tahribat akıl almaz boyutlarda ve etkileri hala sürüyor.


    Ben size günümüzden bir örnek vereyim mesela.


    örneğin adı "ERGENE HAVZASI"


    çoğu insan haberdardır ama yarattığı tahribatı bölgede yaşayanlar olarak bizler çok iyi biliyoruz.


    Çorlu, Çerkezköy,Lüleburgaz bölgelerine alt yapı eksiklikleri ile sanayi hızla gelmeye başlayınca, yerel ve merkezi yönetim bu göçü teşvik edip,

    arıtmasız, kontrolsüz tesislerin yapılmasına ve işletilmesine göz yumunca atıkların pervasizca ERGENE nehrine, yer altına, üstüne bırakılmasıyla,

    bölge hızla kirlenmeye başladı. Özellikle, tekstil yıkama, boyama, metal işleme tesisleri hızla çevreyi öldürmeye başladı.

    Buna bir de, kendi ülkelerinde ve diğer Avrupa ülkelerinde çalışmasına izin verilmeyen yabancı firmalar da, " yabancı yatırım" işte diye davet edilince,

    işler iyice içinden çıkılmaz hale geldi.


    Şimdi Trakya bölgesinde ;


    - Kanser vakaları, Türkiye ortalamasının kat be kat üstünde

    - Yer altı suları hızla tüketilip, kimyasallar ile kirletiliyor.

    - tarım arazileri aslında kimyasal zehirler içeren yapılara bürünmüş. En basitinden "organik tarım" için uygun değiliz.

    - Koku filan gibi etkiler zaten konuşulmuyor bile.


    Ergene havzası arıtma projesi var ama akıbeti bilinmiyor.

    Üstelik Çorlu, Çerkezköy, Lüleburgaz bölgelerine hala termik santraller kurulmaya çalışılıyor.


    Trakya'da ölüm, göz göre göre geliyor.


    Kısaca Çernobil'den bırakın ders almayı filan, yaşananları bile unutmuşuz.



    Selamlarımla

  • Silverhand


    Almanya'da alınan önlemleri ne güzel anlatmışsınız.

    Ülkemizde bırakın hızlı ve işlevsel önlemler almayı,


    " afet durumları acil hareket planlarımız" bile mevcut değil ya da yasak savma babında yapılmış.


    Mesela İstanbul, İzmir, Antalya, Tekirdağ, Erzincan, Erzurum, Çanakkale gibi deprem bekledğimiz şehirlerde, " acil durum konteynerleri" mesela, nerededir, işlevsel midir gibi soruların cevaplarını biliyor muyuz?



    Selamlarımla

  • Ilker Gunebakan hocam Dilovasını duymuşmuydunuz hiç? Türkiyenin en yüksek kanser oranına sahip bölgesi.. Nedenini yazmama gerek var mı? fabrikalar-atıkları ve maalesef bölgenin konumu, bildiğin kanser soluyorsun peki herhangi bir kontrol vs var mı? Sanırım olsa kanser vakası bu kadar artmazdı.. Bölgede bir dere var bu dere yukarılardan geliyor ancak bu dereye o bölgedeki bütün fabrikalar atıklarını veriyor, bu fabrikalar içerisinde boya, demir-çelik, kloralkali menşeyli fabrikalar ve kullandıkları kimyasallar direkt zehir..

    VATAN NE TÜRKİYE’DİR TÜRKLERE NE TÜRKİSTAN VATAN BÜYÜK VE MÜEBBET BİR ÜLKEDİR TÜRKLERE TURAN

  • Narsil


    Tabi ki Hocam, duymaz mıyım?


    Aslında bu konularda yazarken, Ergene havzası, Gebze, Dilovası diye ısrarla yazarım ama, basiretim bağlandı sanırım :)


    Mesela Çorlu'da Sağlık nahallesi diye bir mahalle var. Hatta şimdi Ergene ilçesinin bir mahallesi oldu.

    Oradan Çorlu deresi geçer. 1986 yılında Çorlu'ya taşındığımızda, orada balık tutulurdu. Şimdi mahalle de Deri Organize var. Bırakın derede balık tutmayı, arabayla geçerken bile havalandırmayı by pass'a almama rağmen araba leş gibi oluyor.


    İşte bu Sağlık mahallesinde nerdeyse her hane de kanser vakası / vakaları vardır.

    Eşimin bir çok akrabası oturur orada, daha geçen hafta birisini yine kanserden toprağa verdik.


    Ne yazık ki, ülkenin durumu bu. Diyecek şeyim yok fazlaca.


    Selamlar