Deprem Bildirim Konusu

Meteorolojik Model Güncelleme Saatleri
06:30-08:15 (GFS Sabah)
09:00-10:00 (ECMWF Sabah)
12:30-14:15 (GFS Öğlen)
18:30-20:15 (GFS Akşam)
21:00-22:00 (ECMWF Akşam)
00:30-02:15 (GFS Gece)
  • Merhaba arkadaşlar,


    Bildiğim ve elimden geldiğince yanıtlamaya çalışayım kafalarda dolaşan soruları :)


    Evet, Arabistan yarımadasının, Anadolu yarımadasının altına girmesi ( daha doğrusu Afrika kıtasının devinimi) jeolojik bir oluşum.

    Bu Anadolu yarımadasının altına girmesi esnasında yeryüzü katmanları, mukavemetlerinin zayıf olduğu noktalardan kırılıyor. Bu da bizim meşhur "fay hatlarımızı" oluşturuyor.

    Bu işin bir tarafı. Diğer taraftan, volkanik hareketler söz konusu. Dünya'nın çekirdeğinde yer alan "magma" zayıf bulduğu katmanlardan geçerek, yeryüzüne çıkmaya çalışıyor. Bu hareket çoğu zaman "baca" yani volkan oluşumlarına yol açtığı gibi, bazı durumlar da magma daha önce den var olan Volkan'lara doğru da ilerliyor. Bu esnada, bu magma hareketlerine bağlı depremler olabiliyor. Özellikle Volkan tabir ettiğimiz büyük bacalara yakın çoğrafyalar da, magmanın yarattığı basıncın büyüklüğüne göre oluşan depremlerin de büyüklüğü artıyor.

    Tüm bunlara ilave olarak da, ana fay hatları, volkanlar gibi oluşumların ortaya çıkardığı bölgesel fay hatları da mevcut :)


    Mesela KAF, yani kuzey Anadolu fay hattını hepimiz biliyoruz. Ege denizi ve dolayısı ile Ege bölgemiz volkanik hareketler ile ortaya çıkan ve bu hareketlerin halen sürdüğü yerlere bir örnek.

    Hatta yanlış olmayacak bir genelleme yaparsak, eğer bir bölgede, kaplıca, şifalı sular, termal tesisler filan varsa, bölge volkanik hareketlerin olduğu bir bölgedir. :)


    Şimdi kısaca işin özüne gelirsek ( ki şu hatırlatmayı yapayım, Kandilli eskiden 2,0'dan küçük depremleri sitesinde göstermiyordu. Şimdi büyüklük sınırı olmadan gösteriyorlar.) aslında Yalova lokasyonu hareketli bir lokasyon. orada devamlı bir sismik aktivite mevcut. Ama Kandilli sitesinin büyüklük sınırını kaldırması, orada farklı bir hareketlilik olduğu düşüncesini oluşturuyor ama hareket olağan bir hareket.


    Bir de küçük "sır" vereyim. Deprem Fırtınası derken, dar bir zaman aralığında ( mesela 5 saat içinde) büyüklüğü 3,0 veya üstü 25-30 deprem meydana gelirse, kafanızda "tehlike olasılığı" ışığı yansın ama daha küçük hareketler büyük şüpheler uyandırmasın :)


    Klasik bir son yazayım. Sebebi ne olursa olsun, bölgemiz deprem açısından aktif ( şanssız) bir bölge. Konut, okul, hastane, devlet daireleri bir depreme hazır olmalı. Altyapı ve üstyapı uygun olmalı, insanlar eğitilmeli ve en önemlisi merkez ve yerel yönetimlerin mutlaka bir "afet yönetimi" planları olmalı.


    Depremlerin, büyük felaketlere yol açmadığı günler dileği ile.


    iyi forumlar



    cedkanbiryafes

    @4 Şubat

    Ceyl_37

  • ilker.gunebakan hocam çok iyi özetlemişsiniz olayı , bir sorum olacaktı . KAF ve san adreas fay hatları ikiz hatlar biliyorsunuz , bunlara verdiğimiz bir isim vardı onu unuttum . Şu konuya da değinmekte fayda var . 99 depremini en derin yaşayan sakarya da bile hala daha yapılar kontrolsüz ve bir çok yapı da deprem öncesinden kalma . Bu konuda insanların bilinçlendirilmesi , eğitilmesi gerekiyor . KAF da oluşan sıkışma belki 1 , belki de 10-15 yıl içerisinde şiddetli bir depreme neden olacaktır . Deprem çantaları hazırlamak ve onları sürekli kontrol etmek gerekiyor . Allah öyle günler göstermesin .

    İzmit 5 günlük hava durumu

    tahmin-show-2.aspx?m=KOCAELI&basla=1&bitir=5

  • ilker.gunebakan gün içinde aktif olamayınca siz cevaplamışsınız ama iyiki de öyle olmuş, gayet açıklayıcı bir cevap yazmışsınız teşekkürler hocam.


    Nacizhane benimde yorumum sizinkine yakın olacak, deprem fırtınası farklı bir durum, ancak öyle bir durum olsa da elimizdeki veriler KAF ın marmara denizinde çınarcık açıklarından itibaren 2 kola ayrıldığı bir kolun kuzey marmara boyunca ilerlediği diğerinin de güneyden devam ettiğidir. Dolayısıyla 1999 depreminde kırılan hat çınarcık açıklarına kadardır. Bundan sonraki hat meşhur Marmara depremi beklentisi oluşturan marmara denizini boydan boya kat eden faydır. Çınarcık açıklarındaki depremlerin değerlendirilmesi gereklidir ancak İlker hocamında dediği gibi skalası 2.5 ve üstü depremler bizim için öneli işaretler verebilir.

    VATAN NE TÜRKİYE’DİR TÜRKLERE NE TÜRKİSTAN VATAN BÜYÜK VE MÜEBBET BİR ÜLKEDİR TÜRKLERE TURAN

  • Narsil

    Hocam yokluğunuzu fırsat bilip hemen yazdım bir şeyler :)

    ama ana fikir olarak aynı şeyler. Netice de bu tür durumlarda doğru tek.

    Ama Çınarcık-Yalova dediğiniz gibi risk alanları ve takibi zorunlu. Üzerinde durulması gereken ilaveten iki bölge daha var, Ganos fay hattı ve Erzincan lokasyonu. Buralar bence potansiyel risk bölgeleri.


    cedkanbiryafes


    Hocam size de hemen cevap yetiştireyim :)

    Dediğiniz gibi, Deprem dediğiniz de 3 boyutu olan bir durum söz konusu. Birincisi, işin bilimsel boyutu. Büyüklük, fay, zemin vs.

    ikinci boyut Yerel yönetim, üçüncü boyut merkezi yönetim.


    İlki üniversiteler veya uzman kuruluşlarda ayrıca değerlendirilir, onu şimdilik kenara koyuyorum.

    Benm eleştireceğim Yerel ve Merkezi yönetimler olacak. Bu konu da çok fazla yazdığım için tekrarlamayacağım ama, imar, yapı denetimi, izin ve kontroller konusu çok sıkı disipline edilmesi ve burada hiç bir kuruma gerekirse inisyatif verilmemesi gerekli bir konu.

    Türkiye de, belediye meclisi kararıyla yeri değiştirilen fay hattı var diyor, konuyu burada kesiyorum.

    Eğitim de çok önemli bir konu ama, yine yerel ve merkezi yönetimler mutlaka ama mutlaka "afet yönetim planları" hazırlamalı ve eğitim bu planlarla paralel yürümeli.

    Ne yazık ki ülkemizde algılanan afet yönetimi, depolarda "ceset torbası" temin etmek olarak algılandığı sürece, bizden hiç bir şey olmaz.



    Allah, depremsiz, can kayıpsız, felaketsiz günler versin cümlemize.



    iyi forumlar

  • @4 Şubat

    Marmara denizi, Ege Denizi aslında "çöküntüler" sonucu oluşan denizler. Daha önce kara parçası iken, sismik hareketler sonucu çökme ve akdeniz'in bu çöküntüleri doldurması ile oluşmuşlar. Tabi tarihsel gelişimi içinde, bir "göl" olan Karadeniz de, bu sismik hareketlerden nasibini alıp, bize harika bir boğaz oluşmasına sebep olurken kendisi de "deniz" sıfatını kazanmış. :)


    Sizin bahsettiğiniz durumda, bu oluşum esnasında ilk seviyenin yüksek olması, zaman içinde çöküntlerin devam edip, su seviyesinin düşmesi, Karadeniz faktörünün devreye girmesi ve onlarca farklı parametre sonucunda o bölgenin önce deniz sonra kara parçası olması sebeplidir.


    Mesela ortalam 150 metre rakıma sahip Çorlu da, bazen tarlalardan deniz canlıları kabukları çıkabilmektedir.


    Atmosfer karışık, jeoloji de karışık hocam.


    düz, tek sonucu olan bilimsel disiplinler bizi kesmiyor :)


    selamlarımla

  • Doğu Marmara’da uyuyor bir ejderha. uyanacak kuyruğundan başlayarak.
    Yere vurduğunda darbesini,
    Sanacağız uzaktan bir tren geliyor. Sonra kalkacak ayağa
    suların içinden,
    Dalgaları altında kalacak kıyılar.
    İlk önce gökdelenler rüku ve ardından secde.
    ikibinonlar bittiğinde...

    Prof.Dr.Cenk Yaltırak İ.T.Ü Maden Mühendisliği

    soru-isareti(1).jpgBir ihtimal daha var...

  • @4 Şubat


    Aman Hocam, Nostradamus'a bir öykünme var Sn. Prof.Dr. Cenk Yaltırak'ın dizelerinde :)


    Ama içerik olarak ne yazık ki doğruları yansıtıyor. Ürkütücü, tedirgin edici ve hatta rahatsızlık verici ama doğru.

    Ülkemiz gerçekleri böyle ne yazık ki. Binalar dikiyoruz ama, altyapı, üstyapı düşünmüyoruz. Hep yazıyorum ve yazmaya da devam edeceğim ama merkezi ve yerel yönetimlerin tümleşik bir "afet yönetimi" çalışması YOK:


    Var bir şeyler ama bölük pörçük ne yazık ki.

    Mikdat Kadıoğlu gibi değerlerimiz var, ama sadece konferanslara davet edip,bana göre yasak savıyoruz. Etkisi ve faydası var mı?

    Elbette var ama yeterli değil.

    Neticede;


    Canavarlar uyansın evet ama uyandıkları ile kalsınlar. Binalar secde etmeden sallansın ama ayakta kalsınlar.


    Sadece içimiz ürpersin deprem olunca ama ölenlerin ardından yas tutmayalım,yaralılarımıza üzülmeyelim.


    Allah hepimizi büyük felaketlerden korusun.

  • Hocalarım hazır bu forumu aktif görmüşken bir sorum olacaktı.

    Kadir Sütçü hakkında ne düşünüyorsunuz.

    Bir çok yerde karşıma çıkıyor kendisini deprem tahmin uzmanı olarak tanıtıypr.

    Çalışmalarına bakınca birşeyler yapmaya çalışıyor gayretine saygım sonsuz ancak bulduğu veya yaptığı her tahmin teori bana göre.

    Bilimsellik ortaya koyamıyor.

    Mesela gelen veya gelemeyen bir hava sisteminin sonucunu depreme bağlıyor.Her iklim olayında muhakkak depremi işin içine katıyor.

    Siz değerli hocalarımızın yorumları nelerdir?

  • Klimatoloji Eray


    Sadece konuya meraklı biri olarak ( uzmanı değilim bu işin) şahsi görüşümü aktarayım.


    Kişiyi isim olarak bilmiyorum açıkçası. Ama deprem tahmini konuları bana, kişiler ne kadar çaba harcarsa harcasın, art niyetleri olsun veya olmasın, şarlatanlık olarak geliyor. Çok basit bir çıkarımım var konuyla ilgili. Depremin, büyüklüğü, zamanı tespit edilemez. Yeri nokta olarak değil bir fay hattının yeri,bir volkanın yeri gibi bilgilerle gerceğe yakın tespit edilebilir. ama dediğim gibi zaman ve büyüklük asla bilinemez.

    Bir depremi bilen! kişi, sadece "tahmin" yapmıştır. Ama yine benim görüşüm etik değildir.


    Depremin önceden bilinmesi ile ilgili şimdiye kadar gördüğüm en ciddi ve bilimsel temelleri olan çalışma " kayaç gerginlik izleme projesi" adlı bir çalışma idi. İTÜ bünyesinde koordine edilen bir çalışmaydı. Ama bu çalışmanında akıbeti konusunda şu an hiç bir bilgim ne yazık ki yok.


    WEB sayfaları halen aktif. Linkini vereyim isterseniz bir bakın ama dediğim gibi bu bir proje ve daha ciddi bir sonuca da varamadılar.


    Lütfen, bilimsel kriterlere dayanmayan hiç bir işe prim vermeyin.




    http://www.deprem.cs.itu.edu.tr/


    Bu bahsettiğim projenin linkidir.


    İyi forumlar dilerim İyi akşamlar

  • ilker.gunebakan Abi sana bu konuda sonuna kadar katılıyorum. Depremin yer zaman şiddetini kesine yakın tahmini yapmak imkansızdır. Depremle ile ilgili sadece ihtimal konuşabiliriz. Bu da fay hatlarının yüzyıllık tarihlerine bakarak ve yapılacak kayaç , fay araştırmaları ile oluyor. Mesela kuzey Anadolu fay hattının bir kırılma sırası var gibi gözüküyor tarihte ama bu da kesin değil şöyle ki ;

    1939 Erzincan depremi

    1944 Bolu depremi

    1957 abant

    1967 Mudurnu ve

    1999 gölcük ve düzce depremi

    Olası bir şekilde kuzey Anadolu fay hattı batıya doğru enerji akışı gerçekleştiriyor. Her kırılan parça diğer parçaya enerjisini bırakıyor ve böyle devam ediyor.Bu sıralama yüzyıllardır devam eden bir şey . döngüye göre sıra marmarada ; yerini böyle ihtimal üzerinden bulabiliyoruz.


    Zaman tahminini ise

    Bu haritada olduğu gibi kırılma periyodlarında ki düzen ile tahmin edilebiliyor.Tabi bu benim amatör düşüncem , geçen zamanlarda araştırmıştım ve amatörce bu sonuçlara ulaşmıştım.Elinde daha iyi imkanlara sahip araştırmacılar fay hattında direk araştırma yaparak daha akılcı sonuçlara ulaşabilirler ama yinede kesin tahmini imkansız sadece olasıklıkar ve ihtimaller.

    4a137c26a8cc5552a0cdb60dc5dcc03b.jpg

  • Peki bu Çınarcık Çukuru veya Yalova Çukuru olması lazım bilgisi olan var mı? Nedir, ne değildir? Avrasya Tünelinden çıkan pisliklerin buraya döküldüğü söyleniyor

  • ilker.gunebakan hocam gece gece kafama takıldı, müsait bir zamanınızda uygun bir cevabınızı beklerim. 1766 küçük kıyamet olarak nitelendirilen depremde kırılan fay Orta Marmara fayında mıdır? Ve beklenen muhtemel depremin aynı yerde olacağı telaffuz ediliyor. Bunun yanında Çınarcık çukuru yani adalar fayı ile birlikte komple kırılmanın olabileceği, mini bir kıyamet olabileceği gibi iddialar var. Bu konuda pek bilgili değilim, terimlerde yanlışlar olabilir, affinizi isterim.


    Son olarak Marmara'da Kumburgaz-Tekirdağ arası çıkan gazların depremle ilişkisi nedir? Fransız araştırmacılar depremlerin bu bölgede gaz nedeniyle oluştuğunu belirtmişler.


    Merakla cevaplarinizi beklemedeyim. Genel bir bilgilenmek isterim açıkçası. :)

    Bara döda fiskar följer strömmen...



  • Vintersaga Hocam biraz ortaya atılmış gibi oldum ama bildiklerimi aktarmak isterim. 1766 depremi ile 1509 İstanbul depremi küçük kıyamet yani aynı yerde olan depremler ve muhtelemen adalar fayında olduğu tahmin ediliyor. Hatta 1509 daki depremde 2.beyazıd tahtta imiş ve büyük depremden sonra 40 gün daha artçılar olmuş saraylar burçlar zarar görmüş ve Beyazıdı zarar görme ihtimaline karşın Edirneye taşımışlar kader o ki o depremden sonra yanlış hatırlamıyorsam 3 ay içinde bu sefer fayın Tekirdağ tarafındaki ucu kırılmış ve bu sefer de Edirne büyük bir sallantıya uğruyor.Bu depremlerde kalıntılara göre dalgarın boyu 10 metreye ulaşmış surların dış tarafları sular altında kalmış bazı kayıtlarda böyle yazıyor.Yaklaşık olarak 7.5 8 büyüklüğünde bir deprem olduğunu depremin şiddetinin tee Kahireden hissedildiği kayıtlar ve söylentilerde var. Diğer sorunuza gelirsek o fay hattı ortalama 250 yılında kırılan bir fay hattı ve yine 250. yılına yaklaşıyor bundan ayrı tam yerini şuan hatırlamıyorum sanırım Çınarcık yanlışsa affola 500 yılda bir deprem olduğu kayıtlara yansımış ve onun da son kırılma tarihi 1500 lerin başı . Bir tane daha böyle kırılmaya yakın fay hattı var diye biliyorum ; yukarda da attığım fotoğrafta zaten tarihlerin ya aynı yıl ya peşi sıra olduğu görülüyor muhtemelen yine tarihleri çakıştığı bir dönemde ilk fayın enerjisini diğerine aktarması ile depremler silsilesi olabilme ihtimali tarihi kayıtlara göre mümkün.Ama bizi korkutan parça adalardaki kısım gücünün İstanbulun kıyı kesimlerinde geçmişle ve diğer depremlerle mukayese edildiğinde 9.5 10 u bulabileceği tahmin ediliyor.Benim aklıma gelenler bunlar hocam daha iyi bilir. İyi geceler:)

  • Vintersaga ilker hocama sormussun ama bende nacizhane birseylr diyebilirim ilker hocamda ekleme yapar.

    Tarihsellik ve istatistik acidan olan bir depremin yeri bir sonrakiyle ayni fay hatti uzerinde olabilir.Marmara denizi icersinde suan bilinen ve yapilan calismalar dogrultusunda golcukten cinarciga kadar olan hat 1999 da kirildi.Bundan sonrasi icin 3 durum var cinarciktan adalar aciklarina gelen bolge,adalardan tekirdag aciklarina gelen bolge(orta marmara fayi) ve tekirdag-murefte hatti(ganos fayi).Yanlis bilmiyorsam kucuk kiyamet 1509 da ki depreme verilen ad. Bu depremde bu faylarin komple tetiklendigi iddialari var. Yapilan son arastirmalarda orta marmara fayi ile ilgili biraz belirsizlik var yani kimi bilim adami bu bolgede tek bir hat oldugunu ve buyuk bir fay hatti uzunlugu oldugunu(biliyoruz ki fay hatlari uzunlugu depremin buyuklugune dogrudan katkisi var) ve tek kirilacagini,bazi bilim adamlarida bu hatta tek bir fay olmadigi dolayisiyla kirilmanin parcali olabilecegini iddia ediyorlar.Dolayisiyla iddialar var.Prof Celal Sengore gore bu hat tek bir fay ve kirildiginda 8-8.5 luk bir deprem uretir ki digrudur.Bende tarihsellik acisindan bu hattin tek hat oldugunu dusunuyorum.


    Tekirdag aciklarindaki olaysa sunla alakalidir.Biliyorsun fay kiriklarinin derinlikleri var dolayisiyla oyle 3-5 metre degil bu derinlikler.Depreme sebep olan gaz cikisi degildir ancak bu gaz cikisi o bolgede aktif bir fayin oldugunu ve sesli bir sekilde ben ordayim dedigini gosterir.Suan bana sorarsan marmara denizi icerisindeki en tehlikeli fay hattida bu hattir ve 1912 den beri enerji biriktirmektedir.Kirildiginda tarihsel depremlere batigimizda ortalama 7.1-7.2 siddetinde bir deprem uretecektir.


    Ilker hocama buradan eksiklerimiz varsa ekler.

    VATAN NE TÜRKİYE’DİR TÜRKLERE NE TÜRKİSTAN VATAN BÜYÜK VE MÜEBBET BİR ÜLKEDİR TÜRKLERE TURAN

  • bu konuya küçük bir ekleme de ben yapmak istiyorum. 1509 küçük kıyamet diye bilinen depremin tek fay olarak kırılmış olabilecegi şu tezle doğrudan bağlantilidir. "hareket eden faylarin birbirlerine baglanarak tek bir moment urettikleri varsayilmaktadir.".

    Buna istinaden marmara denizi icinde bulunan ve bu hat üzerinden doğu-batı yönünde ne kadar fay varsa kırılmış olabildigi görülüyor. 1766 yilina kadar bu bölgede 250 yil boyunca suskun bir dönem görülmesinin tek parca halinde kırılmış olabilecegi tezini ayrica ortaya koymaktadir.

  • Vintersaga

    Narsil

    Nosnowyessun


    Sevgili Vintersaga Hocam, Nosnowyessun ve özellikle Narsil Hocam konu ile ilgili açıklamaları yapmışlar. Ama içim rahat durmadı bende bir şeyler söyleyeyim :)


    Depremlerin zamanını bilmek imkansız ama tarihsel döngüsü içerisinde, geçmiş bize fikir veriyor bu konuda.

    Ağustos-1509 ve Mayıs-1766 depremleri ki aslında her iki deprem de kayıtlarda "küçük kıyamet" olarak tanımlanmıştır, Marmara denizi içerisinde yer alan "tüm fay sistemlerinin" kırıldığı düşüncesini yansıtan depremlerdir. 1509 depremi tarihçilere göre neredeyse 40 gün sürmüş ( bu Yalova-Çınarcık , Kumbugaz platosu, Orta Marmara ve Ganos'un kırılması anlamı taşır ) ya çok kısa bir zaman içerisinde beraber ya da yine kısa bir süre içinde arka arkaya kırıldığının bir göstergesi olup, aynı olay 1766 depreminde de tekrarlanmış olması muhtemeldir.


    Tabi hep " ...miş, ....muş" şeklinde konuşuyoruz ama, buda zamanın teknolojisi ve ulaşılan bilginin sadece saray tarihçilerinin yazdığı bilgiler olmasından kaynaklı. İstanbul'da ki yabancı elçilikler de depremi rapor etmiş olmalı ama ben açıkcası çok sağlam kaynak bulamadım bu konuda.


    Neticede o dönemlerde ki risk, bana kalırsa devam ediyor. Sadece kafama takılan ve cevabını veremediğim olay, Gölcük, düzce hatları da bu deprem silsilesinde kırıldı mı? yoksa kırılmadı mı?

    Özellikle Karamürsel dolaylarında hasar bildirilmiş ama , Marmara kırıklarının bir yansımasımıdır yoksa ordaki kırıklar mıdır emi değilim.


    Evet, neticede Marmara denizinde yer olan o kırıklar tekrar kırılacak. Bu konuda tek temennmiz, tümleşik değil, birer birer kırılmaları. Yoksa yaşayacağımız felaket " küçük kıyamet" değil, direkt "kıyamet" olarak adlandırılabilir.


    O zamanki nüfus, kentlerin yerleşimi şimdiki gibi olmadığı, konutlar genelde ahşap, taş yapılar sayılı olduğu ve depremler büyük bir şans olarak yaz aylarında, soba, mangal gibi ısıtma gereçlerinin kullanılmadığı döneme geldiği için can kaybı az olmuş.

    Allah korusun şimdi olsa, mesela İstanbul'un trafik altyapısı ile bütün yollar 5 dakika için de moda tabir ile "down" olur ki daha büyük felaket düşünemiyorum.


    Ganos fayı içinde;


    Fransız araştırma ekibi ile birebir ve hatta aynı gemide de çalışan Naci Görür Hoca, Ganos fayı üzerinde ciddi gaz çıkışı olduğunun gözlemlendiğini söylüyor. Hatta ( acele ile aradım ama bulamadım) youtube'da bir kaç video vardı. Eğer bulursam link veririm.


    Burada farklı görüşler var. Kimi bilim insanı, " evet gaz çıkışı büyük risk olduğunu gösterir" derken, bir kısım Hoca " olağan harekettir, olmaması riskdir" demekte :)

    Şahsi olarak Naci Görür Hoca gibi düşünüp, ciddi risk olduğuna inanıyorum. Daha önce tartışmıştık forumda, henüz zamanın gelmediğini savunan arkadaşlar da var, o da bilimsel görüş içeren bir konu. Onada katılmamakla beraber saygı duyuyorum tabi:)


    Zaten Ganos fayı kırılırsa, ,gelibolu Yarımada'sı, artık Gelibolu Adası olur kesin :)


    kısaca söylemek istediklerim bunlar, eğer arzu ederseniz, çekinmeden sorabilirsiniz.


    Bu arada Sevgili Narsil Hocamın yazdıklarını da bir çok yerde tekrar etmiş oldum. kendisinden de bu konu için özür diliyorum.


    Herkese iyi günler, iyi forumlar olsun.


    Selamlarımla

  • bu konuya küçük bir ekleme de ben yapmak istiyorum. 1509 küçük kıyamet diye bilinen depremin tek fay olarak kırılmış olabilecegi şu tezle doğrudan bağlantilidir. "hareket eden faylarin birbirlerine baglanarak tek bir moment urettikleri varsayilmaktadir.".

    Buna istinaden marmara denizi icinde bulunan ve bu hat üzerinden doğu-batı yönünde ne kadar fay varsa kırılmış olabildigi görülüyor. 1766 yilina kadar bu bölgede 250 yil boyunca suskun bir dönem görülmesinin tek parca halinde kırılmış olabilecegi tezini ayrica ortaya koymaktadir.

    Hocam, bu konudaki şahsi görüşüm hem 1509 hen 1766 yılında ya tek parça gibi, ya da çok kısa biz zaman dilimi içinde kırıldıkları yönündedir.

    Tabi bu hem tarihi yazılarla hem de dediğiniz gibi, "kuvvet" konusunun dinamikleri ile bağlantılıdır :)

    Tek şüphem, Gölcük, Düzce lokasyonlarının tepkisi nedir?


    Bu konu en basitinden benim açımdan belirsizdir.


    selamlarımla