NOT; Kırılan bölgenin hemen yanı başındaki hazar gölü sismik boşluk olarak kabul ediliyor .
Hazar gölü sismik boşluğunda, günümüze en yakın deprem 1866
yılında VIII şiddetindeki depremdir (Öcal 1968). Diğer sismik boşluklar; Hazar gölü, Kahramanmaraş/türkoğlu ,Kahramanmaraş/Andırın, Hakkari/yüksekova,Van/saray(sınır bölgesi) Bingöl/yedisu ,Erzurum/aşkale,Erzincan/çayırlı
Doğu Anadolu Fayı, yüzyılımızda ve Önceki yüzyıl içerisinde
olduğu gibi sismik olarak oldukça suskun bir dönem geçirmektedir. Bu
faydaki sismik boşlukların dağılımları,
muhtemelen Kuzey Anadolu Fayı'ndaki 1939-1967 deprem serisine
benzer bîr deprem serisinin önümüzdeki yüzyıl içerisinde oluşabileceğini
göstermektedir, Bu fayın kısa bir süre
içerisinde tamamen kınlmasına ne
den olabilecek, 1939 Erzincan dep*
remine benzer bir büyük depremi tetikleme rolü üstlenebilir. Bu yüzden
Doğu Anadolu Fayının bu işaret edilen sismik boşluklan civarında çalışmaların yoğunlaştırılması, deprem
tehlikesinin belirlenmesi ve zararlarının en aza indirgenmesi açısından oldukça büyük önem taşımaktadır
Diğer taraftan, her sismik boşlukta olduğu gibi özellikle başta Andırın
civarında olmak üzere Ergani ve Hazar gölü civarında 1989'dan bu yana
her yıl Ms > 4,0 şiddetinde birkaç
deprem oluşmuştur (Demirtaş ve
Yılmaz, 1996). Dünyanın değişik
bölgelerinde geçmişte oluşmuş depremler üzerindeki haberci olaylara
(precursory) ait çalışmalar, kırılacak
segment uzunluğu ile habercilerin süresi arasında doğrudan bir bağlantı
olduğu sonucunu ortaya koymuştur.
Buna en iyi örnek olarak günümüzde
meydana gelen 1 Ekim 1995 Dinar
depremi verilebilir (Demirtaş vd3
1996a» Demirtaş vd, 1996c), Dinar
depreminde 10 km uzunluğunda bir
kırık oluşurken, haberci olaylar 30
gün öncesinde ortaya çıkmaya başlamıştır. Buradan hareket ederek Doğu
Anadolu Fayı'nda sismik boşluklarda
oluşması muhtemel, haberci olarak
nitelendirilebilecek Ms > 4,0 depremlerin 5-7 yıl öncesinde gözlenmeye
başlanması, kınlabilecek uzunluklann
oldukça uzun (100 km veya daha
uzun) olabileceğine işaret etmektedir.
Bu açıdan fayın bu bölümlerinin yeterli derecede yoğun bir gözlem altında bulundurulması yerinde olacaktır,
Aynca bu sismik boşluklar üzerinde
geçmiş son yüzyıl içinde (1900*
1995) hasar yapıcı ve yüzey kırığı
oluşturan büyük depremlerin meydana gelmemesi, bu bölgenin önemini
daha da artırmaktadır,