Konu Dışı [Genel Sohbet]

Meteorolojik Model Güncelleme Saatleri
06:30-08:15 (GFS Sabah)
09:00-10:00 (ECMWF Sabah)
12:30-14:15 (GFS Öğlen)
18:30-20:15 (GFS Akşam)
21:00-22:00 (ECMWF Akşam)
00:30-02:15 (GFS Gece)
  • Okyanusta inanılmaz olay!



    Maiken teknesinin mürettebatı Güney Pasifik üzerinde seyir halindeyken okyanus üzerinde bir renk değişimini fark ediyorlar.



    Bu renk değişiminin sebebini daha yakından görmek üzere harekete geçiyorlar.



    Yaklaştıklarında gördüklerini "sanki plaja gelmiş gibiydik" diye ifade ediyorlar, okyanus yüzeyi kum ve taşlarla kaplı.



    Okyanusun ortasında, bir anda ortaya çıkmış bir plajdan hiçbir farkı yok!



    Mürettebat, buna sebep olan şeyi keşfetmek için ilerlemeye karar veriyor, kumları yara yara ilerlemeye başlıyorlar.



    Okyanusun ortasında birden bire ortaya çıkan böyle bir kum deryasının sebebi ne olabilir ki diye düşünerek yol alıyorlar.



    İlerledikçe kum yığını ve taş miktarı artmaya başlıyor, ufaktan korkmaya başlayan tekne hızını arttırarak oradan çıkma telaşına düşüyor.



    Kum yığınlarının arasından çıkıp kendilerini emniyete almalarının ardından bir gürültü işitiliyor, arkalarına dönüp baktıklarında okyanusun köpürdüğünü görüyorlar.



    Sonunda bütün bunların sebebinin okyanus altında yer alan bir volkanın patlaması oldjuğunu anlıyorlar.



    Gökyüzüne yükselen dumanları, köpüren denizi izlemek için uzak bir mesafede demir atıyorlar.



    Dumanların dağılmasının ardından suyun üzerinde bir şeyler ortaya çıktığını hayretle fark ediyorlar.



    Bu bir ada!



    Mürettebat gözlerine inanamıyor, Güney Pasifik'in orta yerinde yeni bir adanın oluşmasına tanıklık ettiklerini yeni fark ediyorlar.



    Bunun bir göz yanılması olup olmadığını anlamak için biraz daha yaklaşmaya karar veriyorlar.



    Hayır, bir yanılsama falan yok ortada, bu gerçekten bir ada.



    Bu son derece nadiren gerçekleşen harika bir doğa olayı.



    Maiken mürettebatı son derece şanslı, sadece böyle bir olaya tanıklık ettikleri için değil, bundan kaçmayı başarabildikleri için de…

  • @Adını Vermek istemeyen Mert Hocam bunu bin kere yazacam.
    Basra Körfezi – İran Siklonu


    • Termik kökenli bu basınç alanı, yaz aylarında karaların aşırı ısınması nedeniyle oluşmuştur.


    • Ülkemizde güney ve güneydoğudan sokulan ve yaz aylarında etkili olan Basra Alçak Basıncı;


    - Aşırı çöl sıcaklarının yaşanmasına,
    - Yaz başlarında karaların fazla ısınması ve atmosferin üst kısımlarının daha soğuk olması nedeniyle ani, gök gürültülü, sağanak yağışlara,
    - Azor Yüksek Basıncı’nın da etkisiyle kuzey yönlü rüzgarların etkin olmasına neden olur.

  • şşş o arik boge size göre
    bana göre great khan ona bitek ben diyebilirim :)
    ha bu arada aklıma uzun süredir takılan birşey vardı cevabını bu makalede buldum sizinle de paylaşmak istiyorum
    nsanlar Fotosentez Yapabilir Miydi?
    Fotosentezin kalbi olan kloroplastlar, bir zamanlar bitkilerden bağımsız, kendi başına yaşayan siyanobakterilerdi. Güneş ışığındaki enerjiyi kullanarak su ve karbondioksitten şeker üretebilen siyanobakteriler fotosentezin mucitleri olarak bilinirler. Bitki evriminin ilk zamanlarında, tek hücreli bitki atalarından biri, bir siyanobakteri yuttu ve sindirmektense onu kendi bünyesinde yaşamaya alıştırdı. Bitkinin içinde yaşayan siyanobakteriler zaman içinde evrim geçirerek kloroplasta dönüştüler.
    Glikoz gibi şekerli maddelerdeki kimyasal enerjiyi kullanabilen mitokondri de bir zamanlar kendi başına yaşayan bir bakteriydi. Yani bitkileri bir tane ev sahibi, iki tane de hapsolmuş bakteriden oluşan tek bir organizma olarak düşünebiliriz.
    Bitkiler kloroplastları yardımıyla kendi glikozlarını üretirler, sonra bu glikozu mitokondrilerinde kimyasal enerjiye dönüştürürler. Hayvanlarda sadece mitokondri olduğundan bu canlılar glikoz ihtiyaçlarını yiyeceklerden sağlarlar. Kabuksuz deniz salyangozu, mercan ve dev istiridye gibi bazı hayvanlar ise tek hücreli su yosunlarından kloroplast (ç)alarak glikozlarını üretebilirler.
    Peki, biz insanlar fotosentez yapabilir miydik? Bunun cevabı, tabii eğer vücudumuzda kloroplast olsaydı, bizim gibi çok hücreli, kocaman ve çok hareketli bir canlının ihtiyaç duyduğu enerji miktarında gizli olurdu. Yetişkin bir kadın, günlük ATP ihtiyacını 700 gr glikozla karşılar. Damarlı bitkilerin fotosentez yapma hızı ve yetişkin bir kadının deri yüzey alanı (yaklaşık 1,6 m²) dikkate alınırsa bu kadın, günlük glikoz ihtiyacının sadece %1’ini fotosentezle üretebilirdi. Tümünü üretebilmesi içinse bir tenis kortu kadar derisi olması gerekirdi.