Beiträge von Karsever18

Meteorolojik Model Güncelleme Saatleri
06:30-08:15 (GFS Sabah)
09:00-10:00 (ECMWF Sabah)
12:30-14:15 (GFS Öğlen)
18:30-20:15 (GFS Akşam)
21:00-22:00 (ECMWF Akşam)
00:30-02:15 (GFS Gece)

    Atatürk Timuru çok severdi.En sevdiği komutandı.


    Evet Timur ü çok severmiş ama Hülagü Han ı da övmüş:
    Atatürk bir gün sınıfta bir öğrenciye soruyor



    - Selçuk hükümdarı Tuğrul Bey halifeye ne yaptı, Moğol Hükümdarı Hülagü halifeye ne yaptı, biz ne yaptık.


    Öğrenci


    - Tuğrul Bey halifeyi baskıdan kurtardı, Hülagü halifeyi atlara çiğnetti, biz kovduk.


    Atatürk


    - Güzel, Kimin hareketi daha doğru?


    Öğrenci


    - Biz daha doğru yaptık.


    Atatürk gürledi:


    - Hayır HÜLAGÜ daha doğru yaptı. Çünkü memleketten çıkardığımız halife aleyhimizde söylüyor.


    Biraz sükunet oldu. Enver (öğrenci) hilafetin Türk sosyal bünyesinde, Türk'ün siyasi hayatında yaptığı zararları anlattı. Atatürk dikkatle dinliyor, mütemadiyen sigara içiyor kahveyi ara sıra yudumluyordu.


    Kaynak: Atatürk Kimdir? / Atatürk'ün Milliyetçiliği - 4, Ahmet Bekir Palazoğlu


    Hadi moğolları sevmessin anlarım onlar Türk değil.Ama Macarlar Türk oğlu Türk tür sadece Hrıstiyanlaşmışlardır ve asimile olmuşlardır.


    Timur da Anadolu'yu mahvetti o da mı Moğol oluyor yani Semih?


    Şaman Türkler Müslüman Türklere ne zaman katliam yaptı Semih?


    O dediğin katliamların varlığı şüpheli.


    Tamamen değiştirmedik birader, hala nevruz kutluyoruz mesela.


    Bu katliamlar vardır.Erdoğan Aydın ın tamamen Islami kaynaklara bakarak hazırladığı Nasıl Müslüman Olduk kitabını okumanı öneririm.670-740yılları arasında yapılan katliamlar o kadar büyük katliamlardır ki Türkler böyle bir vahşet ve mezalimi Çinlilerden dahi görmemişlerdir.


    4 halifeden başka iyi halife olmamıştır Arap ırkında, Abbasi'lerden birkaç istisna olabilir belki...
    Çoğu Arap devleti, Türkleri islâmın en büyük düşmanı olarak görüyor; Türklerin islâmiyete hiç geçmeyeceğini düşünüyordu. Örnek vereyim; Emeviler.


    Zaten Halife Osman Türklerden çekiniyordu.Emeviler ise hiç korkmadılar ve Türkleri kılıçtan geçirdiler peki Türkler niye karşılık veremedi bunun nedeni o dönem güçlü bir Türk devletinin olmamasıydı.Göktürkler ikiye ayrılmış ve yıkılmış ve Orta Asya da Türkler beylikler halinde ve savunmasız kalmıştı.Bu beylikler 670-740 yılları arasındaki katliamlar da birlik olmaya çalıştılarsa da pek başarılı olamadılar.


    Bizim kardeşlerimiz dediğimiz Filistinliler Türklerden nefret ediyorlar.Aynı şekilde Suriyedekiler bizim bayraklarımıza basıyorlar.


    Mutasım Türkleri katlettirmedi, Emeviler zamanında sert davranıldı ama Abbasiler döneminde Türklere karşı yumuşak bir politika uygulandı.


    Türkler Abbasiler döneminde müslüman olmaya başladı, hatta devlet kademelerinde görev yaptı.


    Hülagü Türk falan değil, geç o işi.


    Abbasiler döneminde Türkler köle yapıldı.Ayrıca Abbasiler Türklere iyi davranmış olsa bile bu Emevilerin yaptığı Talkan ve Curcan katliamlarının unutturmaz.

    İstanbul 2012 kışında:
    Sıcaklıklar
    16 gün mevsim normallerinde (6-7C civarı)
    27gün mevsim normallerinin üstünde
    48gün mevsim normallerinin altında oldu.
    Sıcaklıklar 19 gün 0 C nin altına indi.
    Kar 7 gün yerde örtü bıraktı.
    Ve Karlı gün sayısı 23gün oldu.
    Tek kelimeyle efsane.
    Hatırladıkça o günleri gözlerim doluyor adeta.
    2015 yanında çerez kalır.


    Yalan kardeşim yalan, 2.Murat eli kanlı katilleri anmaz.


    Hülagü Han ın dedesi Cengizhan hakkında şunu söyliyim:1
    1- Türklerle Moğollar iki kardeş millettir. Altay grubu denen akraba milletlerin en mühim iki tanesidir. Türkçe ve Moğolca eskiden tek dil olup ancak Hunlar çağında iki ayrı dil haline gelmiştir. “Hun – Türk münasebetleri” adlı tebliğ ile bunu iddia ve ispat eden Türk, Moğol ve Çin dilleri bilgini Von Gabain olmuştur. (İkinci Türk Tarih Kongresi, s. 895- 911, İstanbul, Kenan Matbaası).
    [font=Verdana, sans-serif]2- Moğol kelimesini tarihe tanıtan Çengiz Han olmuştur. Kendisinden önce Moğollara (yani Moğolca konuşan boy ve uruklara) ne dendiği kesinlikle belli değildir. Sekizinci yüzyıla ait Orkun yazıtlarında görülen “Otuz Tatar” ve “Dokuz Tatar” adlı birliklerin Moğol olduğu ileri sürülmüşse de bu, bir faraziyeden ibaret kalmıştır: Çünkü bugün Moğolistan denilen eski Gök Türk ülkesinin ancak onuncu yüzyıldan başlayarak Moğollarla dolduğu ortaya konduktan sonra Sekizinci Yüzyılın Otuz Tatar ve Dokuz Tatarların da Türk olduğu kendiliğinden belli olmuştur. Gök Türkler çağında adı geçen “budun” lardan Moğol olduğu kesinlikle bilinen ancak Kıtaylardır ki daha sonraki zamanlarda da tarihe Moğol olarak geçmişlerdir.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]3- Fakat Çengiz’in “Moğol” topluluğu etnik değil, tıpkı “Osmanlı” tabiri gibi siyasi bir isimdir ve aralarında Türkçe konuşan veya Türk olan boylar ve uruklar da vardır.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]<br />4- Eserini On Birinci Yüzyılda yazan Kaşgarlı Mahmud, Tatarları, ayrı lehçeleri olan bir Türk kavmi olarak göstermiştir.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]5- On Üçüncü Yüzyılda Büyük Çengiz İmparatorluğunu gezen Marko Polo, “Tatar” kelimesini Türklerle Moğolların ikisini birden kapsayan bir deyim olarak kullanmıştır.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]6- Türkler”in kendileri de “Tatar”ı Türkler”in bir parçası ve belki de Doğu Türkçesiyle konuşan Türkler olarak saymışlardır. Âşıkpaşaoğlu, tanınmış tarihinde Süleymanşahla birlikte Anadoluya gelen Türkleri “elli bin miktarı göçer Türkmen ve Tatar evi” olarak kaydeder.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]7- Osmanlı padişahlarından II. Murad zamanında, hicri 843 de yazılıp yayınlanan bir tarihi takvimde Çengiz, Ögedey, Güyük, Mengü, Hülegü, Abaka, Keyhatu gibi Müslüman olmayan Çengizli kaanlar rahmetle anılmıştır. (Osmanlı Tarihine ait Tarihi Takvimler, s. 92-94, İstanbul 1961, Küçük aydın Basımevi).[/font]
    Yani On Beşinci Yüzyıl ortalarına kadar Türkiye de aydınlar arasında bir Tatar düşmanlığı, Müslüman olmayan Türke düşmanlık diye bir şey yoktu. Bu müsamahakârlık Doğu Türklerini veya Tatarları yabancı saymaktan, Çengiz Hanedanını milli bir hanedan saymaktan ileri geliyordu. Umumi bir müsamaha olsaydı aynı hoşgörürlük Bizanslılara, Ermeniler ve Gürcülere, Batılılara karşı da gösterilirdi.
    [font=Verdana, sans-serif]8- Türklerle Moğollar aynı kökten gelen iki kardeş millet olmakla beraber Çengiz Han, Moğol değil, Türktü. Çengizin Türklüğü tarihi geleneklerin dışında tarafsız çağdaş Çinlilerin tanıklığı ile de sabittir. Profesör Zeki Velidi Togan, 1941 de yayınladığı “Moğollar, Çengiz ve Türklük” adlı küçük eserinde, (s. 18) ve 1946”da yayınladığı “Umumî Türk Tarihine Giriş” adlı büyük ve değerli eserinde (s. 66)[/font]
    Çengiz Kaan’ı 1221 de ziyaret eden Çao-hong adlı bir Çin elçisinin verdiği bilgiyi nakletmiştir. Bu elçi, Çengiz’in eski Şato Türklerinden indiğini gayet açık olarak belirtmiştir. Şatolar ise, bilindiği üzere eski Gök Türklerden inen büyük bir uruktur. Çengizin tipi hakkındaki tarihi bilgiler de (uzun boy, kumral saç, beyaz ten, yeşil göz) eski Gök Türk kağanlarınınkine uymaktadır. Çengizin aile adı olan “Börçegin”, “Börü Tegin”in Moğolca söylenişinden ibaret olduğu gibi “Çengiz” kelimesi de “Tengiz” yani “Deniz” kelimesinin Moğolca söylenişinden başka bir şey değildir. Türkçede “t” ile başlayan kelimelerin Moğolca”da “ç” ile başladığını Altay dilleri uzmanları söylemektedir.Çengizin ailesi hiç şüphesiz eski Türk devlet geleneğine uygun olarak çok eski zamandan beri Moğollardan bir kısmı üzerinde (belki de Moğollaşmış Türkler üzerinde) beğlik eden bir Eçine Hanedanı kolu idi. Bu hanedanda Türk geleneklerinin devam etmekte olduğu Çengizin oğullarından Çağatay ve Ögedey’in adlarından gözükmektedir. “Çağa” ve “Öge” bilindiği üzere, Türkçe kelimelerdir.
    [font=Verdana, sans-serif]9- Aksak Temir Bek’in bir Barlas gibi olması ve Barlasların Moğol uruğu sayılmasında Temir’in Türklüğüne engel değildir. Temir’in ailesi de Çengiz ailesinin bir kolu olup Barlas uruğu üzerinde beğlik etmiştir. Ruslar tarafından Temir’in mezarını açmak suretiyle yapılan incelemeler onun da uzun boylu ve beyaz tenli olduğunu ortaya koymuştur ki eski Arap ve Fars edebiyatlarındaki Türk tavsifine tamamen uygundur. Üstelik Temir’in anadili de Türkçedir.[/font]
    (BİLİNMEYEN TÜRK TARİHİ SAYFASINDAN ALINTIDIR)


    Yalan kardeşim yalan, 2.Murat eli kanlı katilleri anmaz.


    Hülagü Han ın dedesi Cengizhan hakkında şunu söyliyim:- Türklerle Moğollar iki kardeş millettir. Altay grubu denen akraba milletlerin en mühim iki tanesidir. Türkçe ve Moğolca eskiden tek dil olup ancak Hunlar çağında iki ayrı dil haline gelmiştir. “Hun – Türk münasebetleri” adlı tebliğ ile bunu iddia ve ispat eden Türk, Moğol ve Çin dilleri bilgini Von Gabain olmuştur. (İkinci Türk Tarih Kongresi, s. 895- 911, İstanbul, Kenan Matbaası).
    [font=Verdana, sans-serif]2- Moğol kelimesini tarihe tanıtan Çengiz Han olmuştur. Kendisinden önce Moğollara (yani Moğolca konuşan boy ve uruklara) ne dendiği kesinlikle belli değildir. Sekizinci yüzyıla ait Orkun yazıtlarında görülen “Otuz Tatar” ve “Dokuz Tatar” adlı birliklerin Moğol olduğu ileri sürülmüşse de bu, bir faraziyeden ibaret kalmıştır: Çünkü bugün Moğolistan denilen eski Gök Türk ülkesinin ancak onuncu yüzyıldan başlayarak Moğollarla dolduğu ortaya konduktan sonra Sekizinci Yüzyılın Otuz Tatar ve Dokuz Tatarların da Türk olduğu kendiliğinden belli olmuştur. Gök Türkler çağında adı geçen “budun” lardan Moğol olduğu kesinlikle bilinen ancak Kıtaylardır ki daha sonraki zamanlarda da tarihe Moğol olarak geçmişlerdir.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]3- Fakat Çengiz’in “Moğol” topluluğu etnik değil, tıpkı “Osmanlı” tabiri gibi siyasi bir isimdir ve aralarında Türkçe konuşan veya Türk olan boylar ve uruklar da vardır.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]<br />4- Eserini On Birinci Yüzyılda yazan Kaşgarlı Mahmud, Tatarları, ayrı lehçeleri olan bir Türk kavmi olarak göstermiştir.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]5- On Üçüncü Yüzyılda Büyük Çengiz İmparatorluğunu gezen Marko Polo, “Tatar” kelimesini Türklerle Moğolların ikisini birden kapsayan bir deyim olarak kullanmıştır.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]6- Türkler”in kendileri de “Tatar”ı Türkler”in bir parçası ve belki de Doğu Türkçesiyle konuşan Türkler olarak saymışlardır. Âşıkpaşaoğlu, tanınmış tarihinde Süleymanşahla birlikte Anadoluya gelen Türkleri “elli bin miktarı göçer Türkmen ve Tatar evi” olarak kaydeder.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]7- Osmanlı padişahlarından II. Murad zamanında, hicri 843 de yazılıp yayınlanan bir tarihi takvimde Çengiz, Ögedey, Güyük, Mengü, Hülegü, Abaka, Keyhatu gibi Müslüman olmayan Çengizli kaanlar rahmetle anılmıştır. (Osmanlı Tarihine ait Tarihi Takvimler, s. 92-94, İstanbul 1961, Küçük aydın Basımevi).[/font]
    Yani On Beşinci Yüzyıl ortalarına kadar Türkiye de aydınlar arasında bir Tatar düşmanlığı, Müslüman olmayan Türke düşmanlık diye bir şey yoktu. Bu müsamahakârlık Doğu Türklerini veya Tatarları yabancı saymaktan, Çengiz Hanedanını milli bir hanedan saymaktan ileri geliyordu. Umumi bir müsamaha olsaydı aynı hoşgörürlük Bizanslılara, Ermeniler ve Gürcülere, Batılılara karşı da gösterilirdi.
    [font=Verdana, sans-serif]8- Türklerle Moğollar aynı kökten gelen iki kardeş millet olmakla beraber Çengiz Han, Moğol değil, Türktü. Çengizin Türklüğü tarihi geleneklerin dışında tarafsız çağdaş Çinlilerin tanıklığı ile de sabittir. Profesör Zeki Velidi Togan, 1941 de yayınladığı “Moğollar, Çengiz ve Türklük” adlı küçük eserinde, (s. 18) ve 1946”da yayınladığı “Umumî Türk Tarihine Giriş” adlı büyük ve değerli eserinde (s. 66)[/font]
    Çengiz Kaan’ı 1221 de ziyaret eden Çao-hong adlı bir Çin elçisinin verdiği bilgiyi nakletmiştir. Bu elçi, Çengiz’in eski Şato Türklerinden indiğini gayet açık olarak belirtmiştir. Şatolar ise, bilindiği üzere eski Gök Türklerden inen büyük bir uruktur. Çengizin tipi hakkındaki tarihi bilgiler de (uzun boy, kumral saç, beyaz ten, yeşil göz) eski Gök Türk kağanlarınınkine uymaktadır. Çengizin aile adı olan “Börçegin”, “Börü Tegin”in Moğolca söylenişinden ibaret olduğu gibi “Çengiz” kelimesi de “Tengiz” yani “Deniz” kelimesinin Moğolca söylenişinden başka bir şey değildir. Türkçede “t” ile başlayan kelimelerin Moğolca”da “ç” ile başladığını Altay dilleri uzmanları söylemektedir.Çengizin ailesi hiç şüphesiz eski Türk devlet geleneğine uygun olarak çok eski zamandan beri Moğollardan bir kısmı üzerinde (belki de Moğollaşmış Türkler üzerinde) beğlik eden bir Eçine Hanedanı kolu idi. Bu hanedanda Türk geleneklerinin devam etmekte olduğu Çengizin oğullarından Çağatay ve Ögedey’in adlarından gözükmektedir. “Çağa” ve “Öge” bilindiği üzere, Türkçe kelimelerdir.
    [font=Verdana, sans-serif]9- Aksak Temir Bek’in bir Barlas gibi olması ve Barlasların Moğol uruğu sayılmasında Temir’in Türklüğüne engel değildir. Temir’in ailesi de Çengiz ailesinin bir kolu olup Barlas uruğu üzerinde beğlik etmiştir. Ruslar tarafından Temir’in mezarını açmak suretiyle yapılan incelemeler onun da uzun boylu ve beyaz tenli olduğunu ortaya koymuştur ki eski Arap ve Fars edebiyatlarındaki Türk tavsifine tamamen uygundur. Üstelik Temir’in anadili de Türkçedir.[/font]
    (BİLİNMEYEN TÜRK TARİHİ SAYFASINDAN ALINTIDIR)


    Yalan kardeşim yalan, 2.Murat eli kanlı katilleri anmaz.


    Hülagü Han ın dedesi Cengizhan hakkında şunu söyliyim:- Türklerle Moğollar iki kardeş millettir. Altay grubu denen akraba milletlerin en mühim iki tanesidir. Türkçe ve Moğolca eskiden tek dil olup ancak Hunlar çağında iki ayrı dil haline gelmiştir. “Hun – Türk münasebetleri” adlı tebliğ ile bunu iddia ve ispat eden Türk, Moğol ve Çin dilleri bilgini Von Gabain olmuştur. (İkinci Türk Tarih Kongresi, s. 895- 911, İstanbul, Kenan Matbaası).
    [font=Verdana, sans-serif]2- Moğol kelimesini tarihe tanıtan Çengiz Han olmuştur. Kendisinden önce Moğollara (yani Moğolca konuşan boy ve uruklara) ne dendiği kesinlikle belli değildir. Sekizinci yüzyıla ait Orkun yazıtlarında görülen “Otuz Tatar” ve “Dokuz Tatar” adlı birliklerin Moğol olduğu ileri sürülmüşse de bu, bir faraziyeden ibaret kalmıştır: Çünkü bugün Moğolistan denilen eski Gök Türk ülkesinin ancak onuncu yüzyıldan başlayarak Moğollarla dolduğu ortaya konduktan sonra Sekizinci Yüzyılın Otuz Tatar ve Dokuz Tatarların da Türk olduğu kendiliğinden belli olmuştur. Gök Türkler çağında adı geçen “budun” lardan Moğol olduğu kesinlikle bilinen ancak Kıtaylardır ki daha sonraki zamanlarda da tarihe Moğol olarak geçmişlerdir.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]3- Fakat Çengiz’in “Moğol” topluluğu etnik değil, tıpkı “Osmanlı” tabiri gibi siyasi bir isimdir ve aralarında Türkçe konuşan veya Türk olan boylar ve uruklar da vardır.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]<br />4- Eserini On Birinci Yüzyılda yazan Kaşgarlı Mahmud, Tatarları, ayrı lehçeleri olan bir Türk kavmi olarak göstermiştir.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]5- On Üçüncü Yüzyılda Büyük Çengiz İmparatorluğunu gezen Marko Polo, “Tatar” kelimesini Türklerle Moğolların ikisini birden kapsayan bir deyim olarak kullanmıştır.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]6- Türkler”in kendileri de “Tatar”ı Türkler”in bir parçası ve belki de Doğu Türkçesiyle konuşan Türkler olarak saymışlardır. Âşıkpaşaoğlu, tanınmış tarihinde Süleymanşahla birlikte Anadoluya gelen Türkleri “elli bin miktarı göçer Türkmen ve Tatar evi” olarak kaydeder.[/font]
    [font=Verdana, sans-serif]7- Osmanlı padişahlarından II. Murad zamanında, hicri 843 de yazılıp yayınlanan bir tarihi takvimde Çengiz, Ögedey, Güyük, Mengü, Hülegü, Abaka, Keyhatu gibi Müslüman olmayan Çengizli kaanlar rahmetle anılmıştır. (Osmanlı Tarihine ait Tarihi Takvimler, s. 92-94, İstanbul 1961, Küçük aydın Basımevi).[/font]
    Yani On Beşinci Yüzyıl ortalarına kadar Türkiye de aydınlar arasında bir Tatar düşmanlığı, Müslüman olmayan Türke düşmanlık diye bir şey yoktu. Bu müsamahakârlık Doğu Türklerini veya Tatarları yabancı saymaktan, Çengiz Hanedanını milli bir hanedan saymaktan ileri geliyordu. Umumi bir müsamaha olsaydı aynı hoşgörürlük Bizanslılara, Ermeniler ve Gürcülere, Batılılara karşı da gösterilirdi.
    [font=Verdana, sans-serif]8- Türklerle Moğollar aynı kökten gelen iki kardeş millet olmakla beraber Çengiz Han, Moğol değil, Türktü. Çengizin Türklüğü tarihi geleneklerin dışında tarafsız çağdaş Çinlilerin tanıklığı ile de sabittir. Profesör Zeki Velidi Togan, 1941 de yayınladığı “Moğollar, Çengiz ve Türklük” adlı küçük eserinde, (s. 18) ve 1946”da yayınladığı “Umumî Türk Tarihine Giriş” adlı büyük ve değerli eserinde (s. 66)[/font]
    Çengiz Kaan’ı 1221 de ziyaret eden Çao-hong adlı bir Çin elçisinin verdiği bilgiyi nakletmiştir. Bu elçi, Çengiz’in eski Şato Türklerinden indiğini gayet açık olarak belirtmiştir. Şatolar ise, bilindiği üzere eski Gök Türklerden inen büyük bir uruktur. Çengizin tipi hakkındaki tarihi bilgiler de (uzun boy, kumral saç, beyaz ten, yeşil göz) eski Gök Türk kağanlarınınkine uymaktadır. Çengizin aile adı olan “Börçegin”, “Börü Tegin”in Moğolca söylenişinden ibaret olduğu gibi “Çengiz” kelimesi de “Tengiz” yani “Deniz” kelimesinin Moğolca söylenişinden başka bir şey değildir. Türkçede “t” ile başlayan kelimelerin Moğolca”da “ç” ile başladığını Altay dilleri uzmanları söylemektedir.Çengizin ailesi hiç şüphesiz eski Türk devlet geleneğine uygun olarak çok eski zamandan beri Moğollardan bir kısmı üzerinde (belki de Moğollaşmış Türkler üzerinde) beğlik eden bir Eçine Hanedanı kolu idi. Bu hanedanda Türk geleneklerinin devam etmekte olduğu Çengizin oğullarından Çağatay ve Ögedey’in adlarından gözükmektedir. “Çağa” ve “Öge” bilindiği üzere, Türkçe kelimelerdir.
    [font=Verdana, sans-serif]9- Aksak Temir Bek’in bir Barlas gibi olması ve Barlasların Moğol uruğu sayılmasında Temir’in Türklüğüne engel değildir. Temir’in ailesi de Çengiz ailesinin bir kolu olup Barlas uruğu üzerinde beğlik etmiştir. Ruslar tarafından Temir’in mezarını açmak suretiyle yapılan incelemeler onun da uzun boylu ve beyaz tenli olduğunu ortaya koymuştur ki eski Arap ve Fars edebiyatlarındaki Türk tavsifine tamamen uygundur. Üstelik Temir’in anadili de Türkçedir.[/font]