Türkiye’de Nüfus ve Yerleşme

Meteorolojik Model Güncelleme Saatleri
06:30-08:15 (GFS Sabah)
09:00-10:00 (ECMWF Sabah)
12:30-14:15 (GFS Öğlen)
18:30-20:15 (GFS Akşam)
21:00-22:00 (ECMWF Akşam)
00:30-02:15 (GFS Gece)
  • Ülkemizde sürekli olarak yaşayan insanların tamamı, Türkiye’nin nüfusunu oluşturur. Nüfus ise yapılan sayımlara göre belirlenir.

    1. Genel Nüfus Sayımları ve Yararları

    Nüfus, belirli bir alanda yaşayan insan topluluğudur. Bu insan sayısının belirlenmesi ve çeşitli özelliklerinin öğrenilmesi için yapılan çalışmaya nüfus sayımı denir. Ülkemizde ilk nüfus sayımı 1927 yılında yapılmıştır. Ikinci nüfus sayımı ise 1935 yılında yapılmıştır. Bundan sonra 1990 yılına kadar her 5 yılda bir yapılmıştır. Daha sonra ise 1997 ve 2000 yıllarında da nüfus sayımı yapılmıştır. Ülkemizde genel nüfus sayımlarını Devlet Istatistik Enstitüsü (DIE) yapmaktadır.
    Ülkeler için nüfus ile ilgili bilgileri öğrenmek çok önemlidir. Çünkü ülkelerin kalkınması, yatırımları ve yönetimi nüfusla çok yakından ilgilidir. Ekonomik ve sosyal plânlamalar yapılırken nüfus her zaman dikkate alınmak zorundadır.

    2. Yurdumuzda Nüfusun Genel Dağılışı

    2000 yılında yapılan nüfus sayımında ülkemizin nüfusu 67 844 903’tür. Bu nüfus ülkemizin her yerine eşit şekilde dağılmamıştır. Bazı yerlerde çok yoğun bazı yerlerde ise çok azdır. Bu durum nüfus yoğunluğunu ifade eder. Nüfus yoğunluğu km2’ye düşen insan sayısı olarak belirtilir. En son sayımda ülkemizin ortalama nüfus yoğunluğu 83,3’tür. Fakat bu ortalama bir değerdir.
    Ülkemizdeki nüfusun büyük kısmı verimli tarım alanları olan kıyı ovalarında toplanmıştır. Iç kesimlerde de düz alanların bulunduğu yerlerde nüfus kalabalıktır. Nüfusun yoğun olduğu yerlerde genellikle ulaşım, ticaret, sanayi ve tarım gelişmiştir. Nüfusun seyrek olduğu yerler ise engebeli ve dağlık alanlar ile ulaşım, ticaret, sanayi ve tarımın gelişmediği yerlerdir.
    Sık nüfuslu yerler: Marmara denizi kıyıları, Ege Bölgesi’nin kıyı kesimi ve çöküntü ovaları, Akdeniz Bölgesi’nde Çukurova çevresi, Karadeniz Bölgesi’nde Doğu Karadeniz kıyıları ile Batı Karadeniz’in batısıdır. Ayrıca Ankara, Eskişehir, Gazi Antep ve Diyarbakır yoğun nüfuslu illerdir.
    Seyrek nüfuslu yerler: Karadeniz Bölgesi’nin dağlık alanları ve Doğu ve Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Anadolu Bölgesi’nin büyük kısmı, Iç Anadolu Bölgesi (Yukarı Sakarya Bölümü hariç), Toros dağları, Güney Ege kıyıları, Yıldız dağları, Biga yarımadası ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin orta kesimleridir.

    1997 sayımındaki nüfusumuzun bölgelere dağılımı
    Ülkemizin nüfusunun bazı yerlerde sık, bazı yerlerde seyrek olması doğal ve beşeri etkenlere bağlıdır.

    Doğal Etkenler
    Iklim özellikleri: Doğal etkenlerin en önemlisidir. Iklimin uygun olduğu fazla soğuk ve kurak olmayan yerler yerleşime uygundur. Buna karşılık çok soğuk olan ve az yağış alan yerler, yerleşmeye ve yaşamaya uygun değildir. Buralarda nüfus çok seyrektir.
    Yer şekilleri: Dağlık alanlar ve arazinin engebeli olduğu yerler yerleşmeye elverişli değildir. Düz alanlar ve ovalar ise yerleşmeye daha elverişlidir.
    Toprak özellikleri: Verimli toprakların bulunduğu yerlerde geniş tarım alanları olduğu için buralarda nüfus yoğundur. Toprağın verimsiz olduğu yerlerde ise nüfus çok seyrektir.

    Beşeri Etkenler
    Sanayi: Ülkemizde sanayinin gelişmiş olduğu yerler en sık nüfuslu alanlardır. Buralar aynı zamanda en fazla göç alan yerlerdir.
    Ulaşım: Ticaretin gelişmesini sağlayan en önemli faktör ulaşımdır. Ulaşımın geliştiği kentlerde sanayi de çok gelişmiştir. Bu yüzden ulaşımın geliştiği yerlerde nüfus yoğunluğu fazladır. Ayrıca verimli tarım alanlarının, yer altı kaynaklarının ve turizmin geliştiği yerlerde nüfus yoğunluğu çok fazla olmaktadır.

    3. Kırsal Yerleşmelerden Kentlere Göçün Nedenleri ve Sonuçları

    Insanların yaşadıkları yeri değiştirmelerine göç denir. Eğer değiştirilen yer ülke içinde olursa buna iç göç denir. Ülkemizdeki iç göçler, köy ve kasaba gibi küçük yerleşim merkezlerinden iş bulma imkânlarının daha kolay olduğu büyük kentlere doğru göç ederler.Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusumuzun üçte ikisi köylerde yaşamaktaydı. Göçler sayesinde günümüzde nüfusumuzun yarıdan fazlası kentlerde yaşamaktadır.
    Ülkemizde göçlerin büyük kısmı yerleşmek için yapılır. Bu tür göçlere sürekli göçler denir. Bir de mevsimlik göçler vardır. Bu tip göçler genellikle yaz mevsiminde tarım ürünlerinin hasadında çalışmak için yapılmaktadır. Özellikle Çukurova’ya pamuk, Doğu Karadeniz kıyılarına da çay ve fındık tarımı için mevsimlik işçi göçleri meydana gelmektedir. Ayrıca yazın turizm faaliyetlerinden dolayı Akdeniz ve Ege bölgelerinin kıyılarındaki turistik mekanlara yapılan göçleri de bu tür göçler arasında gösterebiliriz.
    Ülkemizde göçler özellikle Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden diğer bölgelere doğru olmaktadır.
    En fazla göç veren iller; Artvin, Trabzon, Rize, Bayburt, Gümüşhane, Sinop, Kastamonu, Kars, Tunceli, Hakkari, Muş, Bingöl, Siirt, Sivas, Ağrı ve Kırklareli’dir. En fazla göç alan iller ise Istanbul, Izmir, Ankara, Adana, Mersin, Antalya, Izmit ve Bursa’dır.
    Ülkemizdeki kırsal ve kentsel nüfusun değişimi
    Kırsal bölgelerden kentlere doğru meydana gelen göçlerin nedenlerini söyle sıralayabiliriz;


    a. Kırsal Kesimdeki Itici Etkenler
    * Kırsal bölgelerde hızlı nüfus artışından dolayı tarım alanlarının küçük parçalara ayrılması
    * Kırsal kesimlerdeki eğitim ve sağlık hizmetlerinin yeterince gelişmemiş olması
    * Tarım alanlarında makine kullanımının artması ile birçok insanın işsiz kalması
    * Genellikle kırsal kesimdeki ekonomik yetersizlikler insanların göç etmesine neden olur.

    b. Kentlerdeki Çekici Etkenler
    * Kentlerde gelişmiş olan sanayi ve ticaret sayesinde iş imkânlarının daha fazla olması
    * Kentlerdeki eğitim ve sağlık hizmetlerinin oldukça gelişmiş olması
    * Bu nedenlerden dolayı ülkemizde kırsal bölgelerden büyük kentlere hızlı bir göç meydana gelmektedir. Ülkemizdeki kentleşme hızı sanayileşme hızını geçmiştir.
    Bu yüzden kentlerde birçok sorunlar ortaya çıkmıştır. Büyük kentlerde çok hızlı artan nüfustan dolayı meydana gelen sorunları şöyle sıralayabiliriz;
    * Çevre ve hava kirliliğinin ortaya çıkması
    * Gecekondulaşmanın artması
    * Yol, su, elektrik ve kanalizasyon gibi alt yapı yetersizliklerinin ortaya çıkması
    * Insanların oturabileceği konutların yetersiz kalması
    * Göç edenlerin kentlerdeki sosyal çevreye uyum sağlayamamaları

    4. Yurdumuzda Nüfus Artışının Nedenleri ve Sonuçları

    Bir alanda, belirli bir süre içinde, insan sayısındaki artışa nüfus artışı denir. Nüfus artışı doğal olarak doğumların ölümlerden fazla olması ile meydana gelir. Göçler de nüfus artışına neden olan faktörlerdendir. Ülkemizde doğum oranı yüksek olduğu için nüfus artış hızımız % 2 civarındadır. Bu durum ülkemizdeki nüfusun oldukça genç olmasını sağlamıştır. Türkiye’deki nüfus artışının başlıca nedenleri şunlardır:

    a. Sağlık Hizmetlerinin Gelişmesi
    Ülkemizde özellikle 1950 yılından sonra sağlık hizmetlerinde bir iyileşme olmuştur. Bu sayede salgın hastalıklardan ölenlerde ve doğum sırasında çocuk ya da anne ölümlerinde bir azalma meydana gelmiştir. Bu da nüfus artışına olumlu katkı sağlamıştır.

    b. Beslenme Şartlarının Iyileşmesi
    Ülkemizde son yıllarda hayvansal ve bitkisel bazı besinlerin üretimi artmıştır.
    Aynı zamanda ülkemizin gelişmesi ile birlikte insanların gelirleri arttığı için bu besinlere ulaşmaları kolaylaşmıştır. Bu durumda nüfus artışına olumlu etki yapmıştır.
    Ülkemizin yıllara göre nüfus artışı grafiği

    c. Dış Göçler
    Ülkemiz nüfusunun artmasında dışarıdan yapılan göçlerinde etkisi vardır.
    Cumhuriyet kurulduktan sonra ülkemize Yunanistan, Bulgaristan, Irak ve Kafkaslar’dan 2 milyona yakın insan göç etmiştir.
    Ülkemizde hızlı nüfus artışının neden olduğu sorunlarda vardır.
    * Işsizlik oranının artması
    * Kalkınma hızının düşmesi
    * Gelir dağılımında dengesizliklerin ortaya çıkması
    * Eğitim ve sağlık hizmetlerinin zorlaşması
    * Çevre ve trafik sorunlarının artması
    * Geçim sıkıntılarının artması
    * Konut (ev) yetersizliğinin ortaya çıkması gibi birçok olayın nedeni hızlı nüfus artışıdır.


    Ülkemizde nüfus artışının azaltılması için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Bunlardan en önemlisi aile planlaması çalışmalarıdır. Zaten son yıllarda ülkemizde nüfus artışında belirgin bir düşüş meydana gelmiştir. Normal şartlarda insanlar bakabilecekleri kadar çocuğa sahip olmalıdırlar.

    İfade özgürlüğünü, yasalar tek başına garanti edemez. Herkesin kendi düşüncesini, cezalandırma olmaksızın açıklayabilmesi için toplumda hoşgörü mevcut olmalıdır.
    Albert Einstein

  • Türkiye nüfusu 31 Aralık 2017 tarihi itibarıyla 80 milyon 810 bin 525 kişi oldu
    Türkiye’de ikamet eden nüfus 2017 yılında, bir önceki yıla göre 995 bin 654 kişi arttı. Erkek nüfus
    40 milyon 535 bin 135 kişi olurken, kadın nüfus 40 milyon 275 bin 390 kişi oldu. Buna göre toplam nüfusun %50,2’sini erkekler, %49,8’ini ise kadınlar oluşturdu.
    Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızı, binde 12,4 olarak gerçekleşti
    Yıllık nüfus artış hızı 2016 yılında ‰13,5 iken, 2017 yılında ‰12,4 oldu.
    İl ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı %92,5 oldu
    İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin oranı 2016 yılında %92,3 iken, bu oran 2017 yılında %92,5’e yükseldi. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise %7,5 olarak gerçekleşti.
    İstanbul’da ikamet eden nüfus bir önceki yıla göre %1,5 artış gösterdi
    Türkiye nüfusunun %18,6’sının ikamet ettiği İstanbul, 15 milyon 29 bin 231 kişi ile en çok nüfusa sahip olan il oldu. Bunu sırasıyla 5 milyon 445 bin 26 kişi ile Ankara, 4 milyon 279 bin 677 kişi ile İzmir, 2 milyon 936 bin 803 kişi ile Bursa ve 2 milyon 364 bin 396 kişi ile Antalya takip etti. Bayburt ise 80 bin 417 kişi ile en az nüfusa sahip olan il oldu.
    Türkiye nüfusunun ortanca yaşı yükseldi
    Ülkemizde 2016 yılında 31,4 olan ortanca yaş, 2017 yılında önceki yıla göre artış göstererek 31,7 oldu. Ortanca yaş erkeklerde 31,1 iken, kadınlarda 32,4 olarak gerçekleşti. Ortanca yaşın en yüksek olduğu iller sırasıyla; 39,7 ile Sinop, 39,4 ile Balıkesir ve 38,9 ile Kastamonu ve Edirne oldu. Ortanca yaşın en düşük olduğu iller ise sırasıyla; 19,6 ile Şanlıurfa, 20,1 ile Şırnak ve 20,9 ile Ağrı oldu.


    [btn=Kaynak,cloud]http://www.tuik.gov.tr/HbGetirHTML.do?id=27587[/btn]