Beiträge von Capt. Sezer

Meteorolojik Model Güncelleme Saatleri
06:30-08:15 (GFS Sabah)
09:00-10:00 (ECMWF Sabah)
12:30-14:15 (GFS Öğlen)
18:30-20:15 (GFS Akşam)
21:00-22:00 (ECMWF Akşam)
00:30-02:15 (GFS Gece)

    Ilker Gunebakan Hocam ağzınıza sağlık bende kısa bir dönem kanada da bulundum üniversite zamanları, inşaat alanlarını gördüğümde şok olmuştum o zamanlar, insana çevreye bu kadar değer verildiği orada görmüştüm ve şaştım kaldım sadece izledim, ancak bende müsadenizle kısa bir olay anlatmak istiyorum,


    1. Pratik zekada bizden çok ama çok gerideler,


    Örn. orada yaşadığım dönemde bir alışveriş merkezine gittim 2 gömlek alana bir gömlek bedava kampanyası vardı, tabi Türküz kaçar mı kaçmaz :)


    Şimdi buna istinaden bizde, 4 gömlek alana 2 gömlek bedava oluyor değil mi?


    Ama orada öyle değil di ben kasaya gittim 4 gömlek aldım dedim 2 si bedava dedim, hayır dedi bana kasiyer 2 gömlek alana 1 gömlek bedava dedi buyrun :D


    bende o zaman önce 2 gömleği geç dedim ve 1 bedavamı aldım, sonra diğerini geçirdim ve diğer bedavayı aldım, o zaman kasiyer suratıma baka kalmıştı :)


    Anlatmak istediğim, pratikte biz onlardan zekiyiz ancak onlar daha kuralcı ve her şeyi kuralına uygun yapıyorlar.


    2. İnşaat alanında çalışanlara sorduğumda, işte burada ne olacak bu önlemler niye diye, uzun uzun anlatmayacağım ancak oradalar da adamlar inşaat yaparken eğer asfalta bile zarar verse ceza yiyorlar onarmazlarsa,


    Fazla uzatmayayım konuyu dağıtmayayım malesef dünyanın en güzel ülkesine sahibiz ancak kıymetini bilemiyoruz, bizde olanları yazmamıza gerek yok zaten günlük hayatta yaşıyoruz.


    Örn: Yavvv sen geç bir şey olmaz..


    Saygılar...

    Hocam hepinize ayrı ayrı çok teşekkür ederim, benim için kar, yağmur, soğuk hava hepsi bir yana ancak deprem bir yana, belki Japonya gibi bir ülkede yaşam (kendi adıma) bu kadar güvensiz davranmam ancak malesef bizim güzel ülkemizde ben güvenemiyorum, hatırlayın 17 Ağustos depreminde (öncesi veya sonra tam hatırlayamadım) binalardan tuğla aralarında çimento torbaları çıkmıştı, ne ülkemiz nede milletimiz bunu hak etmiyor.

    Teşekkür ederim hocam, o zaman bu bağlamda daha öncede sizlerin uyardığı gibi ve bizleri bilinçlendirdiği gibi eşyalarımı sabitlemek, çevremizi uyarmak, evlerde önceden plan yapmak ve dua etmekten başka çok fazla seçeneğimiz kalmıyor, bu arada şunu söylemek istiyorum, belki bir çoğunuzdan küçüğüm, bir çoğunuzdan büyüğüm veya bir çoğunuzla yaşıtım ama ben depremden değil de bırakacağı etkiden ve bu binalardan çok korkuyorum..

    Capt. Sezer yıkıcı etkisi şöyle azalacak; birkere fay hattı istanbulun göbeğinden yani karadan geçmiyor dolayısıyla direkt olarak etkisini göstermeyecek ancak bu demek değil sallanmayacak ya da yıkılmayacak, hatırlatmak gerek 17 ağustos depreminde deprem merkezinden neredeyse 150-200 km kadar uzakta olan avcılarda yıkılan binalar ve ölenler oldu, fay hattının adaların hemen güneyinden geçtiğini biliyoruz yani 150 -200 km değil çok daha yakın bir mesafeden,17km den geçiyor. Buda 17 ağustostaki depremden çok daha fazla hissedeceğiz demek oluyor. Deprem derinliğinin salınıma etkisi var ancak KAF ın marmara denizinden geçen kolu çok derinlerde değil, dolayısıyla evet denizde olması bir avantaj ancak bu yıkılmadan atlatmak için maalesef yeterli değil

    Teşekkür ederim hocam açıklama için, dua etmekten başka şansımız yok, Allah hepimizi korusun.

    Merhaba,


    Ben bir şey sormak istiyorum yıllar önce okuduğum bir yazıda deprem karada değil de denizde ve derinde gerçekleşirse bu derinlik depremin yıkıcı etkisinin azaldığı yönündeydi, bu ne kadar doğrudur bilmiyorum, sadece okuduğum yazıyı söylüyorum, olası deprem marmara denizinin ne kadar derinlerinde olacak ve eğer benim bu okduğum yazı doğru ise derinde olması yıkıcı etkisini azaltırmı sizce?


    Saygılar..

    17 Ağustos depremini bende İstanbulda ve uyanıkken yaşadım, önce bir rüzgar sesi gibi bir uğultu oldu sonrasında sanki duvara çekiçle vuruluyormuş gibi bir ses geldi ve sonrasında sallamaya başladı, annemle babam hemen kalkıp kardeşime bakmaya koştular onlarda uyku sersemi kardeşimi kaldıracaklarına yatağını tutuyorlardı, sonra ben odaya gittiğimde babam demişti uyandırın çabuk salona gidelim diye, sonra salona geldik annem o panikle elektrikler gidince mutfaktan mum almış mum yakmaya çalışıyordu, sonra dedik sakın yakma ve bütün bunlar gerçekleşirken o deprem sanki 1 saat sürdü gibi geldi hepimize, sonra ki günlerde mahalleden bir abimle karşılaştım deprem gecesi sahildeymiş balık tutuyormuş ve deprem anında gökyüzünün bir anda aydınlık olduğunu söyledi, yani hepimiz bir şekilde yaşadık Allah bundan sonra hiç birimize böyle kötü günler yaşatmasın İnşallah.

    Cold.EFso , bende hep aynı şeyi düşünüyorum, acaba diyorum Allah korusun yıkılırsa tuvalette banyoda olmak, ölmez sağ kalırsak bir damla bile bir su buluruz mantığıyla ancak ne kadar doğru ne kadar yanlış bende sizin gibi hep düşünce içerisindeyim.

    Hocam ben sizin görüşünüzü bildiğimden yazıyı yazarken belirttim :)


    Ancak tekrar bilgilendirdiğiniz için size çok teşekkür ederim.


    Belkide bilmiyorum duymak istediklerim bunlardır ve beni rahatlatan şeyler bunlardır, tekrar çok sağolun.

    Herkese merhaba, paylaşacağım konu ile alakalı aslında bazı hocalarımızın görüşünü biliyorum ama okuduğum bir haberi paylaşmak istiyorum.


    Çıplak gözle takip edilebilen az sayıdaki astronomi olaylarından, ay tutulması 16 Temmuz saat 21.34'de başlayacak, 03.18'de sona erecek. Tutulma tüm Türkiye'den çıplak gözle izlenebilecek.

    İstanbul Aydın Üniversitesi Gök Bilimleri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Orhan Gölbaşı, Parçalı Ay Tutulması'nı açıkladı. Gölbaşı, "Ay Dünya etrafında, Dünya da Güneş etrafında döner. Ancak bu üç cisim uzayda her zaman bir doğru üzerinde yer almaz, yörünge düzlemleri farklıdır. Ancak yılda ortalama iki kere, yörünge düzlemleri çakışır ve üç gök cismi bir doğru üzerinde buluşur. Bu zamanlarda tutulmalar meydana gelir. Hiçbir zaman sadece Ay veya sadece Güneş tutulması meydana gelmez, biri oluyorsa mutlaka 14-15 gün önce veya sonra diğeri gerçekleşir. Örneğin yıl sonunda 26 Aralık'ta Halkalı Güneş Tutulması ve 10 Ocak 2020'de Gölgeli Ay Tutulması yaşayacağız" ifadelerini kullandı.

    "TUTULMA TÜM TÜRKİYE'DEN İZLENEBİLECEK"

    Parçalı Ay Tutulması'nın saatini bildiren Prof. Dr. Gölbaşı, "Tutulma Türkiye saati ile bugün 21: 43'de başlayacak, tutulmanın ortası 17 Temmuz'a girdiğimiz saat 00: 31'de gerçekleşecek ve saat 03: 18'de de sona erecek. Tutulma sırasında Ay'ın yaklaşık yüzde 65'lik kısmı Dünya'nın gölge konisi içinde kalacak. Tutulma İstanbul Aydın Üniversitesi Gözlemevi'nde meraklılara açık olarak izlenebilir" dedi.

    PARÇALI AY TUTULMASINDAN SONRA MARMARA DEPREMİ OLMUŞTU

    Öte yandan Parçalı Ay Tutulması'nın yaşandığı yıllardan birinin de 10 Ağustos 1999 olduğunu hatırlatan uzmanlar, bu tutulmadan yalnızca 7 gün sonra 'Büyük Marmara Depremi'nin gerçekleştiğini hatırlatarak,"1999 yılında Parçalı Ay Tutulması öncesi irili ufaklı depremler ve Büyük Marmara Depremi yaşanmıştır. Parçalı Ay Tutulması yeni bir depremin habericisi olabilir" dedi.


    NOT: ALINTIDIR.

    Capt. Sezer bu yazıyı yazan için birşey diyecektimde artık nerelere geldik:)


    Söylediklerinin arasında olabilecek şeyler var ancak İstanbulun şansı fay hattı üzerine kurulu bir şehir değil, dolayısıyla birinci olarak buradan kurtaracak, ayrıca Anadolu yakasında çok zayıf binalar dışında fazla yıkım olacağını sanmıyorum,ancak avrupa yakası bu konuda sıkıntı yaşayabilir, sağlık konusuna gelince elbette bazı sorunlar yaşanacak ancak bu martıların sokaklardaki ölüleri yemesi kadar değil, bence bu söylenenler abartınında abartısı, ayrıca bu depreme İstanbul depremi dememek lazım, Marmara depremi adını daha uygun buluyorum, bu deprem olduğunda en büyük sıkıntı plansızlıktan gelecek, her ne kadar yetersizlikler olduğunu öngörsemde bazı şeylerin planlandığını düşünmekteyim, bu konuda Ilker Gunebakan hocamla ayrı düşebiliriz.


    1999 Depremini yaşamış birisi olarak o zamana kadar depremin d sini bile duymamıştım, ancak depremin 15. saniyesinde tüm şehirdeki elektriklerin kesilmesi aslında bir önlemin işareti olarak görüyorum. Bizim 2. kaybımız ise insanımızın bilinçlendirilmemesinden kaynaklı olacak..

    Ben sadece okuduğumu paylaştım hocam, bende sizinle aynı fikirdeyim ancak ilk okuduğumda ürperdim açıkçası, bende 1999 depremini ayakta yaşamış biri olarak Allah bir daha öyle zamanlar yaşatmasın inşallah.

    Derken yazıyı buldum (biraz uzun, kusuruma bakmayın) fakat siz değerli hocalarımızda bu yazının doğruluk payını değerlendirirseniz çok memnun olurum.

    deprem anı

    çığlık çığlığa koşan insanlar, kağıt gibi yıkılan evler olacaktır her yerde. yeni yapılan birkaç mahalle, istisnai 3-5 bina dışında heryer toz bulutu, her yer yıkık, her yer kaos, her yer ne yapacağını bilmeyen insanlarla dolacaktır.

    depremden hemen sonrası

    enkaz altında kalanlara bağıranlar. ve ilk yağmacılar bu dönemde olacaktır. elektrikler kesilecektir. cep telefonları kitlenecektir. medya yayınları aksayacaktır. depolar, mağazalar, marketler soyulup soğana çevrilecektir.

    depremden birkaç saat içinde

    ağır yaralılar ölmeye başlayacaklardır. ölüm sayısı bu bölümde yaklaşık 100-150 bin olsa da hızla artacaktır. artçılarla yıkılmayan binalar da yavaş yavaş yıkılacaktır. suç oranı yağma için büyük oranda artacaktır. köprüler 8 büyüklüğü görmeden muhtemelen yıkılmayacaktır fakat yollar perişan olacağı için bütün ulaşım kitlenecektir. herkes istanbul'dan kaçmaya çalışacaktır. hastaneler yıkılmamışlar ise kaos ortamında kavga ve ölümlere şahit olacaktır.

    depremden sonra ilk gece

    enkaz altından insan çıkarmak dışarıdaki ölüleri sevketmek ya da kurtulanları doyurmaktan çok daha önemsiz duracaktır. 15 milyonluk, hatta etrafındaki büyük şehirlerle 20 milyondan fazla nüfusu olan bir şehri elden doyurmak imkansız olduğundan hırsızlık veya cinayet olayları yaşanacaktır. şehri ağır bir kıtlık havası kaplayacaktır. eğer kış ise, ilk geceden itibaren donarak ölümler başlayacaktır, hem enkaz altındakiler hem dışarıdakiler için.

    24-48 saat arası

    rüzgar hali hazırda esmiyorsa inmeyen toz inecektir. yaralı olarak hastaneye gitmeye çalışanlar bir muhattap bulamayacaklardır. iç kanama, travma gibi vakalar büyük oranda öleceklerdir. enkaz altındaki ölüler yavaş yavaş kokmaya başlayacaklardır. türkiye çapında istanbul'dan kaçanları evinize alın, bol bol ekmek üretin türü kampanyalar başlayacaktır, gıda yardımı yapın. bilgi dezenformasyonu olacaktır. ölü sayısı ve hal durumuyla ilgili deprem bölgelerine muhabirler giremeyeceği ya da girmeyeceği için kulaktan duyma veya tahminlerle bilgiler verilecektir. ekmek, yemek, çadır, soğuk, bebekler, çocuklar ve yaşlılar çok büyük problem teşkil etmeye başlayacaktır.

    48-72 saat arası

    enkaz altından çıkarılanlar olsa bile -ki iş makineleri veya akut bu işe başka deprem kadar yoğunlaşamayacaktır- hastanede ilgisizlikten öleceklerdir. açlık çoğu insan için ciddi bir hal aldığı için her yemek yardımında kalabalık ve kaostan insanlar ölmeye başlayacaktır. şehrin elektriği muhtemelen geri getirilemediği için zaruri ihtiyaçlar karşılanamayacaktır. su ciddi bir problem haline gelecektir. sevkiyatlar aksayacağı için damacana veren şirketler servis veremeyecektir. istanbul dışına muazzam göç olacaktır. çalıntı otostop otobüs veya herhangi bir şekilde yürüyerek de olsa insanlar istanbuldan kaçmaya çalışacaklardır. ölü sayısı 400 bin civarına tırmanacaktır.

    72-96 saat arası

    martılar şehrin içine girip sokaktaki ya da enkazdaki ölüleri yemeye başlayacaklardır. şehir kokmaya başlayacaktır. kurtulanlar da açlık veya soğuktan ölmeye başlayacaklardır. su açlık bir çöl gibi saracaktır istanbulu.

    4-7 gün arası

    devlet bütün dış-iç yardım stoğunu eritip marmara bölgesi dışında çok az varolan fabrikasına ne üretebildiyse afet bölgesine göndermeye devam edecektir. hükümetin resmi olarak düşüp askerin yönetime el koymasını bu aralar öngörüyorum. tsk, bütün şehri afet bölgesi, istediği yeri de karakolu yapacaktır. şehir dışından vicdani görev olarak gelmiş doktor ve hemşireleri çalıştırmaya çalışacaktır. yemek kimseye yetmeyecektir. battaniye çadır gibi yardımlar ikinci planda kalcak, soğuk perişanlık ve ölüm yaratmaya devam edecektir.

    2. hafta

    türk ekonomisi, türk lirası değerinin çoğunu yitirecektir. istanbul dışındaki hayat için inanılmaz bir enflasyon söz konusu olacaktır. ekmek günler çerisinde özellikle marmara'ya yakın yerlerde 1'den 5'e hatta 10 liraya çıkabilecektir. bütün ülke stokları ve depolarına devlet el koyup istanbula gönderecektir. bu sırada şehirde, pislik, hastalık, açlık ve ölümler önüne geçilemez bir hal almaya başlayacaktır. ölü sayısı depremden hemen sonraya göre belki de 500 bin artış gösterecektir. kurtulanların bile kurtarılamaması, dışarıdakilerin salgın hastalıklarda ölmesi, özellikle patlayan bebek ve çocuk ölümleri bundan sonra da devam edecektir.

    2-4 hafta arası

    ölü sayısı depremden hemen sonraya göre 1 milyona yakın artış gösterecektir. ekonomide kur, ekmek fiyatı, temel gıda malzeme fiyatları sabitlenecek, tsk tarafından yönetilen afet bölgesinde belki sözlü belki yazılı karne ile yemek dağıtımı devam edecektir. ilaç yokluğu, müsait olmayan şartlar gönüllülerin geri dönüşüne sebep olabilecektir. iş makineleri toplu mezarlar kazacaklar, belki de kimlik tespitlerine gerek olmadan insanlar gömüleceklerdir. ölüm ve göç sebebiyle istanbulun nüfusu maksimum 3-4 milyon kalacaktır.

    1-3 ay arası

    koku dağılacaktır. istanbul hayalet şehir haline gelecektir. içinde 1 insanın dahi olmadığı hayalet yıkık mahalleler ortaya çıkacaktır. gıda tüm türkiyede sorun haline gelecektir. ithalat ile bu sorun çözülmeye çalışılacaktır. süpermarketler büyük oranda bomboş koridorlarda 3-5 ekmek peynir zeytin domates patates satan, konserve koyulan yerler olacaklardır. ülke üretimi çok büyük oranda düşecektir. borsa istanbul eğer olur da açılırsa %98'lere varabilecek düşüş gözlemlenecektir. dolar/tl 20'nin üzerine çıkacaktır. bu sırada şehrin elektriği ve suyu geri kazandırılmaya çalışılacaktır. şehir suyu pisliği hastalıkların önüne geçilememesi, pislik gibi sebeplerden ölümler son hızla devam edecektir.

    1 sene içinde

    özellikle facebook gibi siteler aracılığıyla insanlar ulaşabildiklerine ulaşacaklardır, ulaşılamayanlar öldü kabul edileceklerdir. resmi rakamların çok çok üzerinde gerçek ölüm sayıları olacaktır. türk ekonomisi %80'lere varan oranda küçülecektir. ekonomik krizin ötesinde, yaşam zorluğu çekilecektir. 1 yıllık aranın ardından bazı kurumlar çalışmaya veya eğitime devam ederken bazı kurumlar bunu başaramayacaktır. asker başta kalmaya devam edecek, seçim yönünde bir istek veya ihtiyaç olmadığı için seçim yapmayacaktır.

    hepsinden sonra

    deprem sonucu (hastalık, açlık vs. dahil) 1-2 milyon arası insan yok olacaktır. bu trajediyi bu millet atlatamayacaktır. hayat devam edemeyecektir. türkiye tüm dünyada depremin yıktığı ve bitirdiği ülke olarak kalacaktır. toprak altıda yatan bir tanıdığı olmayan olmayacaktır. enkazlar yıllar boyu kıpırdatılamayacaklardır.

    istanbul ise yıllarca basit bir kasaba olarak işleyecektir, bütün ekonomik, turistik, endüstriyel yükü uçacaktır. türkiye'nin yeni istanbul'u, yeni yüzü uzun süre izmir olacaktır. tarım ülkesine dönüş ve fabrikalar ile ülkeyi doyurmak üzere üretim yapılmaya çalışılacaktır.


    Alıntıdır.

    Merhaba, Olası İstanbul depremi sonrası ile alakalı internette bir yazı okumuştum baya bir uzun ve çok kötü senaryolar vardı, sizlerde mutlaka okumuşsunuzdur, az önce onu bulup paylaşmak istedim ancak bulamadım, eğer bulabilen olursa paylaşırsa çok sevinirim. Saygılar..

    Teşekkür ederim hocam bilgi için çok sağolun..

    Hocam hepinize merhaba, ben kendi adıma bir şeyi çok merak ediyorum, belki daha önce konuşulmuştur ancak kaçırdıysam kusuruma bakmayın, benim düşüncem şu şekilde, sizlerde dikkat etmişsinizdir mutlaka her güneş tutulmasından sonra mutlaka bir yerlerde deprem oluyor, nasıl bir bağlantı sağlayabiliriz?

    Ekvatorda 7.7 büyüklüğünde deprem :(


    Dünyada bir yerde deprem olacağını söyleyen Frank Hoogerbeets sanırım doğru tahmin etti 21 şubat demişti 22 şubatta oldu, Allah sonumuzu hayır etsin.