Beiträge von ssb

Meteorolojik Model Güncelleme Saatleri
06:30-08:15 (GFS Sabah)
09:00-10:00 (ECMWF Sabah)
12:30-14:15 (GFS Öğlen)
18:30-20:15 (GFS Akşam)
21:00-22:00 (ECMWF Akşam)
00:30-02:15 (GFS Gece)

    Öncelikle İstanbul' daki arkadaşlara selamlar,


    Arkadaşlar bir konu danışmak istiyorum. Perşembe saat 16:00 gibi Yeni Havalimanından uçuşum var. Ne dersiniz, engel oluşturabilecek bir hava muhalefeti olabilir mi? Şimdiden Teşekkürler.

    Barış.

    Yaşım 18 şu iki gündir sanki aldığım nefes az geliyor gibi 4-5 dakikada bir derin nefes alma ihtiyacı doğuyor ama başka hiçbir belirtim yok en ufak bir belirti yok ateş olsun öksürük olsun burun akıntısı olsun ama nefes yetmiyor aldığım ve iki gündür çok rahatsız etmeye başladı üstüne sınav senem sizce psikolojik midir ? Yoksa bu tarz bir olay olabiliyor mu

    Şu aşağıya bıraktığım linki bir oku. Geçmişte ben de benzer bir durum yaşamıştım. Derin nefes alırsın ama sanki yetmemiş, doyamamış gibi olursun. O dönem tetkiklerim yapılmış ve sorunun psikolojik olduğu teşhis edilmişti. Tabi ki ne forumdan be verdiğim linkten alınacak bilgiler tavsiye niteliği taşımaz. Sonuçta fizyolojik yada psikolojik olsun, teşhisi koyacak Kişi doktordur. Ama şu olağan üstü durumda sadece "derin nefes alamıyorum sanki" diye hastaneye gitmekte makul görünmüyor. Stresli bir dönemdesin. Sakin ol ve sürekli kendini dinlememeye çalış. Yakınlarına yaşadığın rahatsızlıktan mutlaka bahset. Başka şikayetlerin ortaya çıkaryada daha fazla rahatsızlık hissedersen, Alo 184' ü ara. Onlar zaten hastaneye başvurun yada başvurmanıza gerek yok diyorlar.


    Biraz kafanı dağıtmaya ve bu konuda daha az zaman geçirmeye çalış;)


    ** Ekşi

    Dostlar , Çanakkale kırsalında yıllardır bildiğim ve gürül gürül akan çeşmeler dahi ya kurumuş durumda yada serçe parmakta az su geliyor. Bırakın tarlayı, hayvanları sulamak bile sıkıntı olacak gibi. Kardan geçtik dişe dokunur yağışa razıyız. Gerçi, sağlam yağış olmazsa, kar birikimi gibi beslemiyor su kaynaklarını.

    Aslında durumun ne kadar ciddi olduğunu gösteren iki fotoğraf.

    12.12.2019 tarihinde Gelibolu dolaylarında çekilmiş. Gel-Gor adlı sayfanın yöneticisi Bülent Gül Bey'in de izniyle ekliyorum.

    Çiçek açmış erik ağacı ve verdiği erikler. İlk defa böyle bir şey görüyoruz.


    1c13adf4fc.jpg44e4b59912f8c38cb86f50.jpg

    Hocam doğrudur. Çanakkale, Havran, Kuzey Ege bölgelerinde ağaçlar yaprak dökemedi. Erikler çiçek açtı. Bazıları meyve bile verdi.


    Geçen gün Semih Hoca'nın bir konusunda da yazmıştım. Marmara'da Yağışlar geçen yıla göre %60 civarında azalmış durumda. Biliyorsunuz bitkilerin soğuklama süreleri var. Yani belli bir saat soğuk almaları gerekiyor. Bölgemizde geçen sene aynı zamana göre soğuklama süremiz 4 kat daha az. Bu hafta biraz fazla seyahat ettim. Kuzey ege ve güney Marmara'da sinek,tarım zararlıları, sivrisinek gibi haşerat hala aktif. Üreme süreleri uzamış durumda. Mevcut durum devam ederse ilerde sorun yaratabilirler diye düşündüm.


    Konuştuğum hemen hemen her çiftçi , buğday vs ekimi yapıldığını ama yağmur olmadığı için durumun sıkıntılı olduğunu söyledi durdu. Mevsim böyle giderse ne yaparız diye düşünüyorlar.

    hele bi notre insinde gorelim. Kis mevsimi cok kotu gidiyor.

    Hocam selamlar,

    Hemde ne kötü gitmek... MGM'nin aylık ve mevsimlik yağış verilerine göre : Geçen yıla nazaran %50-60, bazı bölgelerden %70lere varan azalma olmuş. Aralık verileri heniz yayınlanmadı ama eğer arka arkaya kuvvetli yağışlar almazsak, durum kasımdan da kötü gidiyor. Kaynak: https://www.mgm.gov.tr/verideg…yagis-raporu.aspx?b=a#sfB

    Şimdiye kadar ki ufak tefek yağış sistemleri de pek bir işe yaramadı. Şehirde, iyi yağdı dediğimiz yağışların doğada pek hükmü olmuyor. toprağın 3-5cm derinine bile işlemiyor çoğu zaman. Tarım ve su kaynaklarına yarar sağlaması için fazlası gerekiyor.

    Başka bir kötü tarafı da soğuma olmaması. Bitkilerin, belli bir süre soğuklanma ihtiyacı var. Batı kesimlerde henüz hiç soğuklanma olmadı. Güney Marmara'da dahi kasımda çiçek açmaya çalıştı ağaçlar. Başka bir gözlemim de, haşerelerle ilgili. Bu tarih itibariyle yurdun batı kesimlerinde, özellikle kırsalda; hala karasinek, kımıl zararlısı, sivrisinekler aktif. Üreme dönemleri çok uzamış durumda. Şuan şehirlerde bunun etkileri hissedilmiyor ama böyle giderse baharda hissedilecek. Birde bu seneki durumun birkaç yıl ve daha fazla tekrarlandığını düşünün. Tarım ve toplum sağlığı açısından risk oluşması olası hale gelebilir.

    Neyse hocam, bu ara çok seyahat etmek durumunda kaldım. Gözlemlerimi yazayım istedim. Dilerim, ay sonuna bu döngü kırılır da, sizlerden güzel haberler alırız.

    Saygı ve sevgilerimle...

    Ilker Gunebakan , PergamoN , Narsil gibi forumdaşlarımızın paylaşımlarından kendi adıma çok faydalandım. Kendileri bu konuda genel kitleden daha meraklı, dolayısıyla daha bilgili. Daha önemlisi, paylaşımları; bilimsel verilere ve bilim adamlarına dayanıyor. Bilimsel çalışmaları, daha anlaşılır bir dille derleyip, yorumlayıp bize sunuyorlar. Yaklaşımları da son derece yapıcı . Kendilerine teşekkürü bir borç bilirim.


    Öte yandan yok bulutlar dizildi, yok rüzgar üfürdü, yok 1 dolarlık kartla ölçtüm gibi tamamen bilim dışı ve çoğu zaman takipçi-ilgi-rant odaklı söylemlerin tepki görmesi doğaldır. Hatta güzeldir. Forum için sevindiricidir. Burası temelde bir meteoroloji forumu. İlgili başlıklarda; içime doğdu, haftaya sistem geliyor diye paylaşımlar yapılsa ve bu durum artsa, tepki gelmez mi? Neden ? Çünkü bu atmasyon olur. Peki bu forum neden dikkate alınıyor? Çünkü eldeki veriler incelenerek tahminler yürütülüyor, olasılıklar değerlendiriliyor vs. yani kimse üfürmüyor. Özetle bir arkadaşımızın atmasyon bir tahmin aklına takıldıysa, bunu forumda sorar, açıklaması yapılır. Ama bu süreklilik arz ettiğinde tepki de gelir. Bu da gayet doğaldır.

    Değerli arkadaşlar,


    Binanızın risk tespiti yapılması ile ilgili Belediyelerin bir yetkisi yoktur. Bu yetki kanunla Çevre Şehircilik Bakanlığı uhdesine alınmıştır. Bakanlıkta lisans verdiği firmaları yetkilendirilmiştir. Risk yada hasar tespiti için doğrudan çevre şehircilik il müdürlüklerine başvurmak durumundasınız.

    Bir arkadaşımdan bilgi rica ettim arkadaşlar. 2019 Yılı KDV dahil. ÇSB Döner sermaye ücretleri şöyle :

    BETONARME

    ( Kritik kat alanı) 400m2 ye kadar 2084TL

    400m2 üstü her 80m2 için 260TL

    +İşlemin başlatılması için tapu yada belediyeden alınacak bazı evraklar için ekstra harçlar çıkabiliyormuş.

    Kritik kat alanı meselesi şöyle : Bu işlemler; eğer binanız 8'den az katlı ve 25 metreden kısa ise, zemin katta yapılıyor. bahsedilen m2 lerde binanın oturum alanı olmuş oluyor. Ama bina yüksek ise hesap değişiyormuş. bu konuda en doğru bilgi ve lisanslı firma bilgilerini bağlı olduğunuz ÇSB il müdürlüğünden temin edebilirsiniz.

    Hava_Forum , Vehbi hocalarım,


    Riskli bina tespiti işlemini Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri yapıyor. Belediyeyle bir protokol falan imzalayıp yetki verdilerse bilemiyorum. Gitmeden önce bir telefon açıp sorun bence . Diğer bir konu riski tespiti için idare genelde lisanslı şirketlere yönlendiriyor. Ücreti de siz ödüyorsunuz.maliyetini söylerler zaten. M2'ye göre hesaplanıyor.


    Yalnız birkaç kritik nokta var. Bana kalırsa ilk iş, kat malikleri ile görüşüp anlaşın. Bina riskli çıkarsa inşaat şirketi ile anlaşmak için 3/2 çoğunluk gerekiyor. Güçlendirme projesi içinde 5/4 gerekiyor(Bu oran değişti mi emin değilim) . Başvuruyu herhangi bir kat maliki yapabiliyor.

    Bina riskli çıkarsa 60 gün içinde yıkılması gerekiyor. Bunun geri dönüşü yok. İdare gelir binayı mühürler, sakinleri de çıkartır. Bu sebeple kat maliklerinin anlaşmış olması önemli. Diyelim anlaşamadınız. Yıkım gerçekleşmedi. O zaman, idare kendisi yıkıyor. Ve yıkım ücretini kat maliklerinden talep ediyor. Yada tapuya yıkım bedeli kadar ipotek koyuyor. bina riskli ama ben güçlendiririm derseniz. 60 gün içinde(belki ek süre veriyorlardır) yapının güçlendirmeye uygun olduğunun teknik bir raporla kanıtlanması , projelerinin hazırlanması ve inşaat ruhsatının alınması gerekiyor.

    Kira yardımı 18 ay ödeniyor ve uzatma mümkün değil. Yıkım ve inşaat için kredi faiz desteği veriliyor. yıllık bazda %4 olabilir ama emin değilim. Sorulmalı.

    Bence bu işe girişilirken, kat malikleriyle konuşulurken,inşaat şirketleri ile de görüşülmeli. Büyük maliyetlerden bahsediyoruz. Güvenilir firmalarla durum konuşulmalı. Sonra bina riskli çıkar , malikler anlaşamaz yada inşaat firması kaçar vs ortada kalmak var. Diğer türlü de depremde ortada kalmak var,onun korkusu var. Vatandaşın böyle bir ikilemde kalması da hak değil ama ne diyelim.

    Değerli arkadaşlar,

    Türkiyede erken uyarı sistemi var mı? diye tartışıyoruz. Aslında bu tartışmanın kendisi garip bir tartışma. Bu sistem elle tutulur gözle görülür somut bir sistem. Ya vardır ya yoktur. Kandilli bir erken uyarı sinyali üretip marmaray ve igdaş'a ilettiğini söylüyor. Ama ben ilgili kurumların; evet deprem anında otomatik sistemlerle kapatma yaptıklarına dair net bir açıklama görmedim. Varsa ve öğrenirsek güzel olur. Mesela kandillinin sinyal sistemi yeterli mi?Eksikleri var mı? Hangi kurumlar gazı, elektriği kesecek? Metrolar, trenler, tüneller nasıl bir işlem yapacak? Bunlar kaç büyüklüğünde bir depremde olacak ? Böyle bir sistem varsa ,bu gibi bilgiler halka açık olmalı ve herkesçe bilinmeli diye düşünüyorum.


    99 Depremi için ise durum açık. Böyle bir sistemimiz yoktu. Deprem anındaki elektrik kesintisi, yaşanan hasardan kaynaklandı.

    Ayrıca, Piyasada birçok marka model doğalgaz kesme cihazı mevcut. Bu cihazlar depremi hissettiğinde gaz vanasını kapatıyor. Ancak merkezi sisteme vs bağlı değiller . Üzerlerinde kendi sensörleri var . İşlevselliklerini, kalite standartlarını vs. almak isteyenler araştırmalı tabi.


    Ek olarak, erken uyarı sistemleri, deprem olmadan değil, başladığı anda ikaz verirler. Burada kazanılan zaman, genelde saniye düzeyindedir ve depremin merkez noktasının şehre uzaklığına bağlıdır. Japonlar bu işin uzmanı ve çok gelişmiş bir erken uyarı sistemleri var . Google Japanese earthquake warning system yazarsanız çok sayıda video ve bilgiye ulaşabilirsiniz.


    Pusula meselesine gelirsek : Bunu yapan arkadaşa şöyle demek gerekli: Güzel kardeşim bak elinde telefonun var. Google'a yaz bakalım "pusula nasıl kullanılır."

    1- Pusula elektromanyetik kaynaklara ve büyük metal yapılara uzak konumlandırılarak okunmalıdır.

    2-Telefon acaba gerçek kuzeyi mi gösteriyor yoksa manyetik kuzeyi mi? Gerçek kuzeyi(Coğrafi kuzey) gösteriyorsa pusulada ki sapma normal görünüyor.

    (Manyetik kuzey kutbu, coğrafi-gerçek kuzey kutbu neydi ? Emekti ;) )

    3-Pusulanın kalibrasyonu konusu var.


    Arkadaşlar elinizde bir alet olması size her zaman yardımcı olmaz. Mesele pusula; arazide haritayı arabanın üzerine yayıp okuma yapıyorsanız , telefonun üstüne koyup bakıyorsanız yada pusula hatalı ise , vay halinize....

    Değerli arkadaşlar,

    Birkaç gündür, yapılan açıklamalardan ötürü arkadaşların "kafamız karıştı" mesajlarını sıklıkla görüyorum. Haklısınız. Basının her dediğine gözümüz kapalı inanmayalım. Doğru bilgiye ulaşmak istiyorsak birkaç dakikamızı ayırıp, oturduğumuz yerden şüphelerimizi azaltabiliriz.


    1-Günümüzde bir bilim insanının düzeyi anlamanın en kolay yolu, yayınları ve yayınlarının çıktığı dergilerin SCI ve SSCI gibi indesklerde taranıp taranmadığına bakmaktır. Merak ettiğiniz bilim insanının isimini Ad Soyad akademik CV diye Google'da ararsanız. Kendinize göre bir fikir elde etmeniz kolaylaşır. Eğer sonuç alamadıysanız; Google Akademik linkine yine hocanın ismini yazıp yayınların bakabilirsiniz. Bu google'ın bilimsel arama motorudur.

    2- Diğer bakacağımız nokta ise, yayınları var ise, hangi konu üzerine ? Marmara üzerine çalışmış mı?


    Bu iki madde, önemli oranda kafa karışıklığını önleyecektir diye düşünmekteyim.

    Kaynak: Kaynak

    İTÜ KAMUOYU AÇIKLAMASI

    Eyl 26, 2019, 18:11
    İstanbul’da 26 Eylül 2019’da yerel saat ile 14:00 civarında meydana gelen 5,7 büyüklüğündeki depremin ardından, Marmara Fayı üzerine Üniversitemizde uzun yıllardır uluslararası araştırmalar yürüten Prof. Dr. A.M. Celal Şengör, İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır, Prof. Dr. M. Sinan Özeren ve Dr. Öğr. Üyesi Gülsen Uçarkuş’un değerlendirmelerini kamuoyunu aydınlatmak amacıyla paylaşılması gereği duyulmuştur.



    Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi’nin içine giren kısmı (ve buna bağlı ikincil faylara) yer bilimcilerce genel olarak “Marmara Fayı” diye adlandırılmaktadır. Bu fay, davranışı her yerinde aynı olan bir fay değildir. Bazı yerlerinde fay üzerinde İngilizce’de “creep” denen kaymaya benzer bir hareket ve bununla ilişkili küçük depremler olur. Bazı yerlerinde ise deprem neredeyse hiç olmaz. Marmara Fayı’nda gerçekleşen son büyük deprem 7.4 büyüklüğündeki 1999 İzmit depremidir ve bu depreme neden olan kırık İzmit Körfezi’nin içine doğru ilerlemiştir. Marmara Fayı üzerinde depremsellik yönünden suskun olan (dolayısıyla kırılması beklenen ve ekteki Marmara denizi fay haritasında sismik boşluk olarak adlandırılan) bir ucu Silivri açıklarında ve diğer ucu da Avcılar’ın güneyi olan Kumburgaz fay segmentidir. Deniz tabanında yapılan jeoloji, jeodezi ve sismoloji çalışmaları Kumburgaz fayının çok uzun bir süredir kırılmadığı, kilitli olduğu ve Marmara Denizi’nde olması beklenen depremin üzerinde olacağı düşünülen fay segmentidir.



    Son iki günde meydana gelen 4.6 ve 5.7 büyüklüğündeki iki depremin tam kilitli Kumburgaz fay segmentinin uç noktasında olması durumun kritikliğine işaret etmektedir. Sismoloji verilerine dayanarak, söz konusu iki deprem ve bunların arasında gerçekleşen artçıların tamamının, aynı mekanik kırılma süreci kapsamında gerçekleştiği sonucuna varılmıştır. Bilimsel göstergelere dayanarak, mevcut sismik aktivitenin dikkatle takip edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması yönünde hareket edilmelidir.



    Bu süreç içinde Üniversitemiz, bilgi kirliliğini önlemek adına konunun uzmanı akademisyenlerin görüşlerini kamuoyu ile paylaşmaya İTÜ Kurumsal İletişim Ofisi üzerinden devam edecektir.



    deprem_gorsel_1



    Ş
    ekil Başlığı: Marmara Denizi aktif fay haritası. Kırmızı daireler deprem aktivitesini göstermektedir. 24 Eylül ve 26 Eylül 2019 tarihlerinde meydana gelen depremlerin fay mekanizma çözümleri yeşil-beyaz toplarla gösterilmiştir. Deprem verileri, B.Ü. Kandilli Rasathanesi’nden alınmıştır.

    Üniversitenizin Kütüphane yönergesi, web sitesinin mevzuat kısmında vardır. Orada, alınan kitabın kaybolması yada hasar görmesi durumunda uygulanacak yaptırımlar belirtilmiştir. Muhtemelen bir miktar ceza ödemeniz istenecek. bunun yanında kaybolan yayının aynısı yada idarenin belirleyeceği bir kitap istenebilir. sonra ilişik kesme belgeniz verilecektir.

    http://www.thkgokcen.com.tr/hizmetler-yangin-sondurme.html


    Bu arada Eski THK eski Başkanı Karakuş'un açıklamalarına göre hava Kuvvetlerimiz de 6 adet C-130 söndürme uçağına sahipmiş. Tabi bunlar kullanılabilir durumda mı yoksa servisten çekildi mi bilmiyoruz.

    THK nın 6 uçağı : canadair CL-215 . Bu uçak tüm dünyada kullanımda. Sanıyorum, helikopterler 2 ton civarı su atabiliyor .Uçaklar 6 ton civarı. Birde hızlılar tabi. C-130lar 12 ton civarı kapasiteye sahip. Bu sınıfta en büyük uçak Boeing 747 platformunu kullanıyor. Ve 70 tondan fazla su kapasitesi var =O


    Gece meselesine gelince, aslında gece saatleri yangın söndürme için avantajlı saatler. Sıcaklık düşüyor, çoğu durumda rüzgar düşüyor vs. Bu bilgiler birçok uluslararası yayında kabul görmüş. Şu raporda; orman yangınlarına havadan gece müdahale ile ilgili epey bilgi verilmiş. https://wildfiretoday.com/docu…ghting_Operations_COE.pdf

    Yaltırak hoca; gazeteci arkadaşın bazı konuları yanlış anladığını açıkladı. Açıklamaları şöyle:


    "Bilimsel bir çalışmayı anlatırken karşıdakinin ne anladığı çok önemli. Özellikle bir gazetecinin haberinde, anlatılandan farklı anlamalar olabiliyor. Karar gazetesinde çıkan haber 17 ağustos akşamı yaptığım bir sunumdan yapıldı. Haberde deprem 2.5 dakika sürecek yazılı."

    ECZV1QxX4AA7Y_R.jpg


    "Oysa verdiğim örnek, ridecrest 7.1 büyüklüğünde bir depremdi ve 200 km uzaktaki Los Angeles’te bir gökdelenin giriş katında 25 sn, 50 katında 2.5 dk sallanmaya neden oldu. Biz ise bu sefer 20 km yakındayız İstanbul’da çok sayıda yüksekk bina depremden uzun sallanacak."


    "Sonuçta 1999 depremi 45 sn sürmüştü. Binaların ne kadar süre salındığı ise meçhul. Esas yıkım, binaların zemin ilişkisi ve rezonanstır. Yeni, eski fark etmez. Eğer bu sorunu gözardı edersek başımız gerçekten sandığımızdan daha beladadır. İlk twitteki grafiğe dikkatle bakın."

    Kandilli otomatik sistemi 3.3 Çankaya veriyor. Tabi bu datada değişiklik olabilir. Geçmiş olsun.


    Edit:

    Code
    Tarih      Saat      Enlem(N)  Boylam(E) Derinlik(km)  MD   ML   Mw    Yer                                             
    ---------- --------  --------  -------   ----------    ------------    --------------                                 
    2019.08.20 05:07:34  39.9077   33.0472        7.4      -.-  3.4  3.1   MAMAK (ANKARA) 

    Hocam bu harita aletsel şiddet haritası. Aletsel şiddet hesaplamasının bazı formülleri ve parametreleri var. Mesela çoğumuzun kullandığı EMSC nin deprem takip uygulaması ve uygulamada ki bu depremi hissettim bilgisi bu parametrelerin bir kısmını toplamak içindir. Kandilli de bu tür bir uygulama için çalışıyordu. Kullanıma açıldı mı bilmiyorum ama açılmadıysa da yakında açılacaktır.

    Aletsel şiddet ile ilgili aşağıda ki linke göz atarsanız epey bilgi verilmiş.

    http://kisi.deu.edu.tr/elcin.gok/Hafta_6.pdf

    Değerli büyüklerim ve arkadaşlarım yazdıklarınız keyifle okuyorum. Umarım, gittikçe hızlanan teknoloji treninde kendimize bir yer açabiliriz. Özellikle emek yoğun sektörlerde gelişme inanılmaz.


    Birde yangın çıktı başımıza bu arada . Gelibolu tarihi alanında Behramlı köyü civarında yangın devam ediyor. Aksi gibi rüzgar da 30km ve üstü esmekte . Gece olduğu için sadece karadan müdahale edilebiliyor. 94 ve 2008 yıllarında da bölgede büyük yangınlar olmuş ve bölge önemli oranda tahrip olmuştu. Öyle ki 94 yangınında, Orman müdürü Talat Göktepe, yangın içinde kalarak şehit olmuştur. Geçen uzun yıllarından ardından bölge yeni yeni kendine geliyordu. Umarım biran önce kontrol altına alınır.

    Merhaba arkadaşlar ,

    Öncelikle herkesin Bayramını kutlarım.


    Renk sensörleri hızla gelişiyor. Mesela tarım alanında kullanımı artıyor. Ekili arazilerin üzerinde drone ile uçup renklere ve spektrum verilerine göre hasat zamanı, sulama ihtiyacı yada hastalık gibi konularda takip yapılabiliyor. Yine benzer bir teknoloji ile çalışan hasat robotları geliştiriliyor. Örneğin elma, biber,hıyar gibi, toplu değilde tek tek hasat edilen ürünler için gelecekte işleri epey kolaylaştıracak.Robotik kollar ve sensörlerle donatılmış robotlar sıra aralarında geziyor ve hasat zamanı gelen ürünleri algılayıp topluyor. Henüz olgunlaşmamış olanlara dokunmuyor.


    İkinci bir konu : Rusya'nın sibirya bölgesine yakın bir askeri üste nükleer kaza yaşandığı bilgisi dolaşıyor. İlk bilgiler; denemeleri yapılan, hipersonik ve nükleer motorlu bir füzenin patladığı şeklinde. Kuzey Avrupa ülkeleri serpintiye karşı tedirgin durumda. O taraftan bu tarafa gelebilecek atmosferik oluşumları tekip etmek gerekli mi bilemedim.

    Kaynak

    Kaynak 2