İzmir, Aydın, Muğla, Manisa Özel Raporlar-Yorumlar

Meteorolojik Model Güncelleme Saatleri
06:30-08:15 (GFS Sabah)
09:00-10:00 (ECMWF Sabah)
12:30-14:15 (GFS Öğlen)
18:30-20:15 (GFS Akşam)
21:00-22:00 (ECMWF Akşam)
00:30-02:15 (GFS Gece)
  • İzmir Yağış çok yaklaştı muhtemelen 19.00 itibaren Çeşme Urla başlayarak Izmır il geneline sağanak yağışa kavuşacağız.Gece geç saatler ve Salı sabahı erken saatler sağlam sağanak geçişlerine hazır olalim bu hafta perşembe gecesi ve cuma günü hariç bahar havası tadında geçecek gibi görünüyor gündüzler 15 19 arası sıcaklık cuma10 ile 12 derece haftanın en düşük gündüz sıcaklığı olacak rüzgarları baz almadım.10 şubata kadar batı bölgeler için sağlam bir soğuk söz konusu degil bugün ntv hava meteoroloji mühendisi söylüyor bunu 10 şubat ve sonrasını bekleyelim dedi nasip herşey

  • izmir il genelindeki sağanak yağışlı sistem öğlen saatleri itibariyle etkisi kaybedecek yerini parçalı bulutlu havaya bırakacak.Birdahaki yağmurla randevumuz çarşamba akşam saatleri olacak..

  • 3 yıldır,sistemler sınırımıza kadar gelip kaçıyor,ne olacak bu havaların hali...Şubat'ta şimdilik tat vermiyor, sistemler ötelenip duruyor, öteleye öteleye bahar gelecek...Umarım bu döngü bir an önce kırılır,soğuk ve yağışlı hava

    şubat ayında bizimle olur,kıyıları geçtim dağlarımıza kar yapsın yeter, o seviyeye düştüm resmen..

    Eksili değer göremeden bu kışı kapatmak istemiyorum..En geç Şubatın 7 sine kadar sistem ve sistemler gelmeli..

    Şöyle 10 gün gece -3,-4-,-5 Gündüz 0-1 aralığında 2 gün yağışlı bi gün açık,tekrar iki gün yağışlı bi 10 gün periyot

    yaşasak fena mı olur... :))

  • Şubat da geliyor, yine bir kış daha bitiyor, ben artık kepenkleri ufaktan kapatırım. 2012'den beri ilkbahar gibi geçmeyen bir Şubat neredeyse olmadı o yüzden kışı kapattığıma pişman olacağımı düşünmüyorum. Mart'a zaten denilecek laf yok sözde yarısı kış ayı olarak geçiyor ama yazdan farkı yok.

  • Valla ben bu sezon kepenkleri kapattim şubat ayında beklentim 1 sistem gelirse gelir o da etkili bir sistem olacagini dusunmuyorum 3 yıldır havada bile kar göremiyoruz durum çok vahim biz kar severler açısından küresel ısınmanın etkileri tavan yapti maalesef X/

  • İZMİR TAHMINİ❕ İzmir Carsamba(bugun) genellikle günboyu parçalı bulutlu olacak.Aksam saatleri tahmini 22.00 itibariyle yeni yagisli sistemin etkisine giriyoruz.Ozellikle gece ve Perşembe günü Izmir ıl genelinde sağanak yağış geçişleri bekliyorum yağışlar orta kuvvette sağanak şeklinde gozlenecektir.Cuma günü aralıklı görülecek yağışlar cuma etkisini kaybetmeye başlayacak.Bugun 19 derece olan sıcaklık perşembe 17 cuma 15 derece dolayında olacak.Haftasonu planı olanlar içinde cumartesi ve pazar genelde parçalı bulutlu pazar 20 dereceyi görebileceğiz. Ocak ayı çok kötü geçiyor.Ancak şuan görünen tablo Şubatın 13 14 kadar bu haftaki gibi havalar olacağını tahmin ediyorum.Yagis az ve ılık hava ağırlıklı arada dalgalanma 3 -5 derece düşüş ve artış gibi gözlenecek.Sikinti buyuk Umarim subat kis gibi bir hava yapar ve bu durum degisir Bol Yağış gerekli yoksa durum vahim.Kar yağışını geçtim Yağmur bile sıkıntılı görünüyor uzun vade için

  • Gece ve sabah modellerinde keskin değişiklikler var, bir gün önceki modellerde ayın 6-7-8 ne 850 hpa da +8,9 veren modeller gece ve sabah çalışmalarında -8,9,10 vermiş durumda,lehimize önemli gelişmeler var, çok ufak değişimlerle güzel şeyler olabilir,takibe devam ...

  • İngiliz bilim insanları, Güneş’teki enerji dalgalarının azalması sonucu, Dünya’nın 2021 yılından başlayarak 2050’ye kadar 'mini bir buzul çağı'na girebileceğini bildirdi.

    İNGİLTERE’nin Northumbria Üniversitesi’nde görev yapan matematik profesörü Valentina Zharkova, Dünya’nın mini bir buzul çağının eşiğinde olduğunu açıkladı. Zharkova ve ekibi, gelecekte küresel iklim değişikliklerinin matematiksel olarak tahmin edilmesine olanak tanıyan bir model geliştirmiş, bu da geçtiğimiz günlerde oldukça tartışılmıştı. Yeni hesaplamalara göre, güneşin manyetik dalgalarının azalması ve bunun da özellikle 2021-50 yılları arasında hava sıcaklıklarında ciddi bir düşüşe neden olması bekleniyor. Araştırma ekibi, daha önce 15. ve 19. yüzyıllar arasında aralıklarla görülen ve ‘Küçük Buz Çağı’ olarak adlandırılan dönemin bir benzerinin yaşanacağını tahmin ediyor. Dünya 2021de Mini Buzul Çağına mı girecek

    2011 yılında NASA tarafından görüntülenen Güneş'in bu konumunda, çok az Güneş lekesi göze çarpmıştı.

    Elektromanyetik radyasyon formundaki güneş enerjisi miktarını önceden tahmin edebilen bir matematik modeli geliştiren ekip, bu miktarın önemli bir şekilde düşeceğini bildiriyor. Güneş enerjisindeki bu düşüşün, tıpkı bir elektrik dinamosu gibi çalışan ve enerji dalgaları üreten içsel manyetik alanlardan kaynaklandığı belirtiliyor. Bunun dünyadaki hava sıcaklıklarında gözle görülür bir düşüşe yol açacağı kaydedilirken, 2021 itibariyle, özellikle 2030’dan başlayarak hava sıcaklıklarında belirgin bir düşüş olacağını tahmin ediyor. Profesör Zharkova, ekibin geliştirdiği modelin yüzde 97 oranında doğru tahminler yaptığını bildiriyor ve ekliyor: “Araştırma, insan hayatını etkileyebilecek düzeydeki solar aktivite düşüşünün ilk ciddi tahmini olarak tanımlanabilir.” Dünya 2021de Mini Buzul Çağına mı girecek

    1646 ve 1715 arasında düşük sıcaklıklara bağlı olarak donan Londra'daki Thames nehri, böyle resmedilmişti.

    Aslında yeni varsayım, 15’inci yüzyıldan 19’uncu yüzyılın ortalarına kadar dünya ısısında düşüş yaşanan ‘Küçük Buz Çağı’ dönemindeki tahminlere dayanıyor. Greenwich’teki Kraliyet Gözlemevi’nde görev yapan Walter ve Annie Maunder çifti, 1895 yılında bu dönemi açıklamak üzere ‘Maunder Minimum’, yani güneş lekelerinin yokluğu olarak bilinen bir teori geliştirmişti. Geniş bir kabul gören bu teoriye göre, güneş lekeleri ile Küçük Buz Devri arasında bir bağlantı bulunuyor ve bu periyod güneşteki enerji düşüşlerine bağlı olarak güneş lekeleri sayısının çok düşük olduğu bir dönemde meydana gelmişti. Küçük Buz Çağı’ndan önce güneşin üzerinde 40 ila 50 bin arasında güneş lekesi bulunurken, belirtilen döngülerde güneş üzerinde 50 güneş lekesi bulunduğuna dikkat çekiliyor.

    Öte yandan, Dünya’nın ikliminin, atmosferdeki bulutluluk oranının uzun dönemli dağılımı, sera etkisini oluşturan gazların miktarı, volkanik faaliyetler gibi çok sayıda nedenin bir araya gelmesiyle şekillendiğini de unutmamak gerekir.

  • GüneşKozmik Anafor ArşiviPopüler Bilim

    Mini Buzul Çağı 2022 ve Güneş Etkisi

    Yazan; Süleyman Yeşil3 Ocak 2018
    cryonics.jpg


    Yaklaşık Okuma Süresi: 6 Dakika...

    DÜNYA’NIN İKLİMİNDEKİ DEĞİŞİMLERDE GÜNEŞ’İN ETKİSİ KÜÇÜMSENMEYECEK BOYUTTADIR. 4,5 MİLYAR YILLIK TARİHİ BOYUNCA GÜNEŞ ÜZERİNDEKİ PATLAMALARIN DÜNYA’YA GÖNDERDİĞİ ENERJİ YÜKLÜ PARÇACIKLAR GEZEGENİMİZİ ISITMIŞ VEYA DÜŞÜK AKTİVİTELİ DÖNEMLERDE DÜNYA SOĞUMAYA GİRMİŞTİR.

    Bilim insanları yüz yıldan fazladır Güneş’i gözlemlemiş, gözlemler sonucunda Kelebek Diyagramı ve Leke Diyagramlarını ortaya koyup aktivite dönemini (önceki yazılarımızdan bulabilirsiniz) inceleme fırsatı bulmuştur.

    Biz de önümüzdeki dönemlerde gerçekleşmesi muhtemel bir senaryodan; çok sayıda bilim insanının hemfikir olduğu 2020 mini buzul çağı fikrine değineceğiz:

    Dediğimiz gibi bu bir senaryodur fakat, gözlemsel çalışmalarla desteklenen bir senaryo. Bu olması muhtemel senaryodan bahsetmeden önce, size daha önce Güneş aktivitesi zayıflığından ötürü meydana gelmiş bir mini buzul çağını anlatalım. Bunu anlatmamızın temel sebebi, bilim insanlarının 2022 yılından sonra öngördüğü mini buzul çağını, gözlemlere dayanarak aynısının yaşanma ihtimalini görmesidir. buzul çağı1500 ve 1600’lü yıllarda, gezegenimizi etkileyen bir mini buzul çağı yaşanmıştı.


    Olay 1500’lü yıllarda meydana geldi. Avrupa şiddetli soğuklara maruz kaldı. Bu doğa olayından ötürü bazı rivayetlere göre Avrupa’nın en sıcak yerlerinde bile metrelerce kar, yaz aylarında dahi erimemiş. İşte bu olaya benzer bir durumun şu an başladığı, fakat etkisini 2022 yılından sonra daha net hissedeceğimiz konusunda bilim insanlarının görüşleri var, peki onları bu düşünceye sevk eden şey nelerdir?

    Bu sorumuzun cevabı Güneş aktivitesi. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Güneş’ten gelen enerji yüklü parçacıklar Dünya’yı ısıtır. Bu parçacıkların yoğunluğu, Güneş yüzeyinde gerçekleşen patlamalardaki kütle atılımına da bağlıdır. Şiddetli ve büyük patlamalar, Dünya’ya bu sebeple normale göre (patlamasız Güneş yüzeyi) daha fazla parçacık gönderir. Daha fazla gelen parçacıklar, Dünya’yı normalden daha fazla ısıtır.

    Biraz geçmişe gidelim; mesela 1600’lü yıllara. “Güneş patlamaları o tarihlerde bilinmiyordu ama, nasıl oluyor da kayıt altına alınıyordu” diyebilirsiniz. Aslında, Güneş üzerinde o tarihlerde de lekeler görülebiliyor ve her gün kayıt altına alınıyordu. Çünkü, lekeleri görebilmek için Güneş’e isli bir camla dikkatlice bakıyor olmanız yeterli. Bu kayıtlardaki lekelerin nedeni o zamanlar bilinmiyordu ama çeşitli fikirler vardı. Zaman ilerleyip teknoloji geliştikçe, o lekelerin Güneş üzerindeki patlamalar sonrasında yüzeyindeki nispeten soğuk bölgeler olduğu anlaşıldı.

    Bilim insanları; lekeler, patlamalar ve küresel sıcaklık tarihi üzerine yaptıkları çalışmalar sonucunda Güneş patlamalarının Dünya’yı etkilediğini ortaya koyunca, çeşitli modeller ortaya attılar. Bu modeller patlama sayısını önceden tahmin edebilmek için geliştirildi. Güneş PatlamasıGüneş patlamaları, yıldızımızın doğal döngüsünün bir sonucudur. Bu patlamaların miktarı zaman zaman artarken, kimi zamanlar yıldızımız oldukça sakin bir yapıya bürünür.


    2006 yılında kullanılan modele göre 2010 yılında yüksek Güneş aktivitesi bekleniyorken, yıl 2010’a gelince modelin hatalı olduğu düşünüldü. Aslında problem modelde değildi; Güneş aktivitesinde zayıflama vardı. Yeni modeller geliştirildi ve Güneş’in her durumu gözlendi. Royal Astronomical Society’de (RAS) yayınlanan makalede yüzde 90’ların da üzerinde tutarlılığa sahip modele göre Güneş aktivitesinde zayıflama olduğunu ve önümüzdeki dönemde gerçekleşecek maksimum aktiviteden sonra Güneş’in aktivitesinde zayıflamaya yönelik gidişat görüldüğü yayınlandı.

    Bu durum akıllara 1500’lü yıllardaki mini buzul çağını getirdi. Yapılan araştırmada, gelecek dönemlerdeki tahmini Güneş lekesi sayısı ile 1500’lü yıllardaki leke sayısı kıyaslandı. Kıyaslama sonucunda aktivite düzeyi çok benzer çıktı. Bu da bilim insanlarında önümüzdeki dönemde bir mini buzul çağına gireceğimiz hissiyatını oluşturdu.

    Ancak, bir mini buzul çağı düşüncesini doğrulamadan önce şunu da belirtmek gerekiyor:

    Dünya’nın iklimi, Güneş’ten aldığı enerjinin onun aktiviteleri ile değişmesi dışında, başka çok sayıda nedenin bir araya gelmesi ile şekillenir. Örneğin; atmosferdeki bulutluluk oranının uzun dönemli dağılımı, sera etkisi oluşturan gazların miktarı, volkanik faliyetler vs. gibi.

    Bizler, insan kaynaklı karbondioksit gazı salınımının gezegenimizin küresel ortalama ısı değerlerini yükselttiğini ve bu yükselmenin sürmekte olduğunu biliyoruz. Yine, muazzam sayıda ürettiğimiz besi hayvanlarımızın da atmosfere saldığı metan gazı miktarının büyük boyutlara ulaştığını ve bunun da küresel sıcaklık değerlerinin yükselmesinde etken olduğu bilgisine sahibiz. otomobil-itme.jpgEvet, otomobillerimizi Taş Devri çizgi filminde olduğu gibi kendi kas gücümüzle yürütemeyiz artık ama atmosferimizi ısıtmadan da ulaşım yöntemleri geliştirebiliriz.


    Yani, Dünya’yı ısıtıyoruz. Ama, “bak ne güzel, buzul çağına girecekken bizim sayemizde gezegenin sıcaklığı aynı kalacak” diye düşünmeyin. Çünkü, bir buzul çağı her ne kadar kulağa korkutucu geliyor olsa da, bu geçici bir mevsimsel döngüden ibaret. Oysa, bizim atmosfere saldığımız sera gazları maalesef geçici bir sorun değil. Bu gazlar yüzünden bin yıllar boyunca gezegen iklimimiz olması gerekenden daha sıcak seyredecek.

    “Olması gereken” derken neyi kastediyoruz peki? Bundan kasıt; gezegenimiz yüzeyinde yaşayan insan dahil tüm canlıların, yani bitkilerin, hayvanların, mikroorganizmaların alışık olduğu çevre koşullarını anlayın. Çoğu hayvan, sadece kendi iklim koşullarında var olabilecek biçimde gelişmiştir. Bir derecelik ısı artışı, canlının bulunduğu bölgedeki bitki örtüsünü değiştirir ve bu bitki örtüsü ile beslenen canlılar ortama adapte olamayarak yok olur. Denizlerde, nehirlerde ve göllerde yaşayan çoğu balık türü için su sıcaklığı büyük önem taşır. Sadece birkaç derecelik sıcaklık değişimi, binlerce balık türünün neslinin tükenmesine neden olabilir.

    Bunların üstüne, insanlar gibi yüksek adaptasyon yeteneğine sahip canlılar, nesil tükenme tehlikesi yaşamasa da, bulundukları bölgelerdeki iklim değişiklikleri nedeniyle göçler yaşanması da kaçınılmaz olacak. Sular altında kalan kıyı bölgeleri veya çölleşen iç bölgelerde yaşayan milyarlarca insanın daha uygun yerleşim alanlarına göçme çabası, beraberinde ister istemez bölgesel yoğun savaşları ve elbette büyük insanlık dramlarını getirecektir.

    O nedenle, küresel ısınma; ileride yaşayacağımızı düşündüğümüz mini buzul çağından çok ama çok daha büyük bir tehdit oluşturuyor: Hem gezegenimizdeki canlılar, hem de insanlar için…

    Hazırlayan Süleyman Yeşil

    Geliştiren: Zafer Emecan