Bu işin uzmanı olmamakla beraber, şimdiye dek okuduklarımdan öğrendiğim bir kaç şeyi paylaşayım.
Depremler dikkat ettiyseniz, kilometrelerle ölçülebilen derinliklerde oluyor. Bu derinliklerde ve çok büyük enerji
gerektiren bir doğa olayının, yeryüzünde meydana gelen, rüzgarlar, seller, yağmurlar, heyelanlar gibi olaylarla
ilişkilendirilmesi mümkün değildir.
Ama yeraltı sularının kontrolsüz kullanımı, bu boşlukların zamanla çökmesine sebep olarak "obruk" adını verdiğimiz
çöküntülerin oluşmasına sebep verir ama deprem oluşturmaz.
Son zamanlarda, kaya gazı, kayaç petrolü gibi ürünlerin yeryüzüne çıkarılmasının depremlere yol açtığı
ileri sürülse de, henüz kesin doğruluğu ispatlı değildir.
Depremlerin mekaniği, tamamen magma üzerinde hareket eden kara parçalarının kırılması ile oluşmaktadır.
Diğer taraftan, suların çekilmesi, deniz kıyılarında renk değişimleri havaların ani ısınması / soğuması ile oluşan organik / kimyasal
reaksiyonlar sonucu olmaktadır. Depremle bir alakası yoktur.
Hatta ringa gibi dip balıklarının yüzeye çıkması bile bu işlerin habercisi değildir
bazı lokasyonlarda yeraltı sularının ısınması, sülfür gazı çıkışı, ışık topları diye örnekleyebileceğimiz olaylar ise,
depremlerin sebebi değil, sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Fakat çok kesin açıklamaları olmasa bile, bazı hayvanların ki büyük olasılıkla kayaçların sürtünmesinin meydana getirdiği
bazı frekanslardaki sesleri algıyabildiği düşünülmekte.
Ama burda doğruluk payı olan olaylar var olduğu gibi, algılanamayan depremlerde olmaktadır.
Çok endişelenmeyin, rahat olun